9
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
614
Okunma
İkindi duvarları avladığında içimdeki sesin çıplak toprağını
çalkalanır deniz yeşil elleriyle gecenin mum köklü ağacına
gelip giderim/
gider gelirim
sırtımda ıslak
vakit.
Ne söylersem söyleyeyim siyah gözleriyle dağılır gül/
gül gibi kanayan kentin atlasında
elma kokulu oyunları çocukların
Pencere yüklü omzumun kuleli uçurumu
uzayan bacakları su’ya kanat vurduğunda
sıcak bir nal ağrısında ağzını yıkarım gölgenin
henüz ay’ın kundağında gümüş yeleli ölüm
henüz masalın sarmaşığı düğüm
başımın yıldız gülen nar’ında ayağa düşer gökyüzü
kuşlar sarı şarkılarıyla gürültülenir kırık dallara
Ey gözlerimi kapatıp da yüzümü sevincine verdiğim aynam
Denizlerin ıslık kıvırdığı dudağıma göçlenen ayazın avazıyım
ruhuma uyanan uykunun düş buğusu çukurunda baharın çakal soğuğu
Yalnızlığın kızıl örtüsü
Uçurtmam kayboldu
....
5.0
100% (11)