10
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1071
Okunma

Tutunmazlığa tutunuyorum, bir masalın çürük üç elmasından düşen payıma elbet bir şiir koçanı derken dün denen bir izlekte aralıksız temaşa en çok da küfreden vecizeler üşütüyor tenimi oysaki teni olmayan bir hüzünüm ben ve de titri yalnızlık en çok da acı iken saklı doğasında belki de doğanın doğasıdır kimsesizlik içime hıçkıran bir avuç polen gibi en çok kendime iken alerjim, doktorun verdiği bir kapsül mutluluk iksiri şimdi dolunay vakti, gitmeliyim, azizim ama sancağım da sensin sığındığım da elbet en çok sensizlikle sınanırken ben bana fazlayım çok mu gam hani?
Gardım ilham ve sağanak.
Tutacağım bir avuç nemli gül yaprağı
Az evvel döktüm yaşlarımı ve yapraklarımı
Dökülüverdim usul usul toprağın avucuna
Yanan bir ışıktan ötesi
İman gücüme delalettir kimsesizliğin teknesi
Haznesinde umut barındıran kelam
Devasa bir sağanak kadar kendine yağan
Düşler meclisi
Yoksa Mebussan Meclisi miydi fıtratımdaki yangın?
En çok da d/okunulmazlığım
Hele ki içine hapsolduğum o su küresi…
Bir adım ileri üç adımda tükenen ismim
Yaldızlı bir gökyüzü ne de olsa
Evrenin son fanisi
Elbet ışıldayan mevsim
İçime yağan her katresi hüznün
Güldüğüme bakma sen, azizim.
Tutuşan kalem
Fendi mi yendi saklandığım kale’nin
Hani fethedildiği bilmem kaçıncı asırda
Sınandığım kadar sırlarıma müptela şiirlerim.
Kavisli bir yol keyfini sürdüğüm zulmün
Hükmedilen derviş misali
Şiirin koçanı bahşedilen titizlikle
Yandığım kadar da yazgıma yazgın
Yayın üstünde serili bir ok
Ne menfaat bildim hayatı ne fermanım
Sonlanır bir gece vakti.
Kaykıldığım zeminde ıslıklayan heceler
Kalp gözüme sadık bir neferim ne de olsa
İndinde göğün konuşlu bir isyanım
Kendine kızgın
En çok yetemediğim evren
Rükûa vardığım her günden serilen kilim
İklimsiz yüreğin de ikilem yüklü mevcudiyeti
Arsız bir gün devinen
Gün yüzüne meyyal gecenin feri
Soluk yüzümde ışıyan bir hale gibi
Derdimin dermanı da nerede saklı ise hani.
Konuşlandım zamanlı zamansız aşka, azizim
Sanmak ki; dualarım kimsesiz ve kimliksiz
Sürtüşen mantık ve duygu silsilesi
Feraha çıkmaksa bir ara
Feryadıma aşiyan zeminde hürmetle devindiğim
Devrilse de kalem düşüp de ikileme
Kalesi aşkın sancağına haiz bir devinim
Solan hecelerinde yaşamaksa bilinmezin
Elbet şakağından vurulur şafak
Attığım adımlarda yaslı bir zemin
Kölesi olmak yüreğin yerli yersiz
Devrilen ruhuma da kimseler ket vuramaz durduk yere.
5.0
100% (17)