0
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
690
Okunma
hayatıma giren herkes mitolojisini oluşturuyor
önce tanrılaştırıp tapıyorlar
sonra inkar ediyorlar
I.
içini gömdüm senin
ruhun yalınayak
bakışlarından bir geçiyor iki geçiyor
üç allahın hakkı
hani benim hakkım
bir şiir senden geçiyor
güpegündüz
el feneri tutuşturulmuş kalbinde
karanlık bağdaş kurmuş
ötele geçsin öte yana
zor çıkarız bu yaralardan sabaha
dokunulmaya hasret kadar uzak sözlerin
hep kuşkulu
sen alıştırıyorsun beni saçlarına
saçların deniz kadar kumlu
bedenim namlu
senin de vurulur kalbin
sürüldükçe hayat kaderine
kurşuni bir ağırlık göçer
hangi hörgüç
korkundan geçer
tanrı kokusu
günah kokusu
aşk kokusu
benim hepsinin korkusu
II..
istanbulun muayyen günlerinden birinde
denizi kan tutmuş beni tutan sadece sen
tecavüzle başlıyor her intihar yeni güne
adresim uzak şimdi ellerine
ellerin
tıpkı
gökyüzünde gereksiz bir sefalet mavisi
ellerin yorgunlukları kaplarken
sevişmelerimiz yağız atlardı
geceleri
paranoyayla soyunan ayıplığımız
çitilenmeyi bekleyen masum kırmızılardı
bir kanat atımlık canım vardı
boğulurken nefesi boğazın
sabırsız dudaklarına uçardı
ki
seni öpememek
bütün çıkmaz sokakların adıydı
çıkmadıkça canından
aşk
cehenneme açılan kapıydı
şimdi
ya al içeri
ya da geç içeri…
alicengizoyunu
(…yakmadan ısıtan güneşin, üşütmeden serinleten rüzgarında ölelim sevgili ...)