45
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
3626
Okunma

Dünya Sevgililer Günü nedeniyle
Dünyanın en tomurcuk gülüne ...
Bakmayın ağlayıp güldüğüme
Ağlamayıp gülmediğime, aşk budur işte...
() Ay’ın dünya etrafında yaptığı dönme hareketine ’gerdan’ adı verilir.
Hiç yüzünü döndürüp de gökyüzüne baktın mı sen
Acılardan merdivende yıldızlara çıktın mı sen
Güneş olup da sevgiyle, yıldızları yaktın mı sen;
Nasıl açarsa çiçekler, biri geç diğeri erken
Yıldızlar var içimde doğum sancıları çeken!
Güneş sarıp da koynuna, götürürken gündüzünü
Çekerdin gözlerime gözlerinden gökyüzünü
Ceylanlarım yaralı, çöl kuşları duacı
Dönüşünü beklerken, ufukları tutardı kanlı acı...
Yüreğimin kirkitiyle damarlarımda yürürken
Sendin yaşamı yıldız yıldız içime diken
Dev bir kaktüs ağacı mavileri yutardı...
Ne ayağımda pabuç, ne yüreğimde eldiven
’Bırak örtünmeyi; çırılçıplak gel!’ diyen
Neydi bu acılı merdiven;
Yıldızlara çıkar her akşam, gecenin lâmbalarını yakardı...
Sahralarda yürüyen kumullarla, seraplı yangınlara tutsak
Hüzünlü bulutlarla kuruyan dallara umutsak;
Bendim uçsuz bucaksız, kapı kapı gezen
Ezilen yüreğimin eşiğiydi, gezinen sevgi ateşiydi
Özümdü ateş olup yanan, yangınına dayanan...
Işıl ışıl tonlarla, kamyonlarca yalnızlığı umutla dolduran yıldız
Sevenleri ayakta tutardı, umarsız gecelerde; acımasız...
-II-
Zalim bir avcı bölerdi uykuyu
Yuvasında kuşların vurulurdu tatlı düşleri
Göçerdi kaçabilen, sevgileri yasaksız uzak diyârlara
Yuvanın ateşi söner, ayrılığınki yüreklere inerdi;
Yiterdi yavruları eşinden ayrı...
Duyar mı hiç avcının umuru
Kanadı kırık her kuşu, tam isabet vuruşu, yükselen gururuydu
Sırtındaki çantayı, filesini doldurdu mu
Bağlayıp asardı ayaklarından kemerine, zalim vurdukça vururdu...
Yanar yanar kor mu olur, küllenir de kör mü olur
Gideni sevgi mi döndürür, ateşi ateş mi söndürür
Milyon ağızlı krater, yaşın yaşın akar gider
Gözleri katmer katmer, lâv lâv olur yakar gider
Gözleri açık her kuşun; kanadında saçma, yüreğinde kurşun ...
-III-
Koparken dünyamız güneşten
İçimize de düştü o ateşten
Saçlarını dolayıp boynuma, sürürken kemendinde
Sendin bağrımı deşen
Sendin günden güne yüreğimde güneşleşen ...
Umutları haşlarken, yeni güne başlarken,
Anladım seni sevince, bir yıldızdı güneş de
Güneşti sevginin özü;
Karanlığı sevmez, gözüne uyku girmezdi
Ayrılığa gelemez, yüreği kanar
Ağarmadan şafağı hançeriyle yarardı
Ayrı düşen parçasını ufuklardan sorardı...
Sularda bulur kendini ışıl ışıl
Gündüzü başka, geceyi aşka sarar
Ayrılmadan gökyüzüne sevgisini eker;
Yokluğunda geceye bekçilerini dikerdi
...
Seher yeliyle, haydi kalkın uykudan
Doldu süresi umut yemenin
Şimdi çalışıp üretmenin, sevgiler türetmenin sırası derdi;
Toplayıp sofrasını dürer,
Çekilmeyeni sofradan, tırpan ateşiyle biçerdi...
-IV-
Böyle doğdu bilki
Yanağında güneş tutan yıldızların en ilki
Çoban kırlara saldı koyunları kuzuları
Çoban Yıldızı aldı sevdaları sızıları
Yeryüzünde ölümsüz, yıldızlardan gayrı ne kaldı ?
Döner devran kayarız, yıldızlara merdiven dayarız;
...
Bir avuç güneş için dövüşen sevdalı yürek
Uğruna gün gelecek,
Yıldızlar da tek tek şehitler verecek;
Böyle değilse gönülsüz ayrılıklar,
Bir yıldız daha düşsün gökten ne çıkar?
-V-
Bencileyin çekmeyenler, bu sevdanın acısını
Bilemezler gülüm; dikenini, sancısını
Uçarken ben alev alev, başımı alıp göklere
Gelemezler benimle gömüldüğüm yerlere
...
Başını göklere hiç çevirmedin mi sen
Kayarken bir yıldız hiç görmedin mi sen
Sakın korkma; at korkuyu yüreğinden
Yıldızların da gözü vardır, düşerken de tutar elinden!
-VI-
Varsa bildiğin başkaca güneşler; söyle sevdiğim
Birdir bildiğim
Gözümle gördüğüm, çemberinde döndüğüm; ya sevgi ya ölüm
Sevginle pervaneyim, ekseninde merdaneyim
Boş inan gerisi; kuyrukluyıldız hikayesi
...
Gerçekte yeldeğirmeni, yel eserse dümeni
Dön artık rüzgâr gülüm; haydi, boşuna mı dönüyor dünya
Kokla beni, kokla doyasıya
Alıp gitmeden ölüm, kokla be, kokla gülüm
Gerçek burda aklımın erdiği; belki ermediği
Ne acılı kederli, ne güneş’ ler vardır daha
Daha yakıcı daha güzel, görkemine biçilmez paha
Elma, armut, ayva, şeftali, kayısı kiraz
Ne varsa bağlarda; yazın biraz, güzün biraz
Hepsini koyar da filesine; bildiğim güneş yıldız kalır elinde...
-VII-
Ay Güzeli Sevda Seli;
Çekmeden seni beni daha büyük güneş’ler
Sıkı tut ellerini, sıkı tut ellerimi, soğumadan sıcak düşler
Her telden bir senfoni; tüm yıldızlar davetli
Bir beyaz gül göklerde, Dolunay’dır çepeçevre
...
’Bu gün ayın On dördü; kız saçını kim ördü?
Ördüyse yârim ördü, gördüyse kim gördü ?’
Kova Burcu Koç Burcu bakışıyor göz göze
Sevgileri burcu burcu, oturuyorlar diz dize
El ele güneş’le dolunay;gülü gülle kesiyor(?)
Ateş gülü ay gelin, sevgiden fırtınalar esiyor...
Yıldızlar falında bakılmış bakısı;
Güneş yörüngesinde görmüşler dünyayı
Gerdanına dolamış sevmek için gökte ay’ı
Çoktan yakılmış ellerinin yakısı
Yüzünde gelin hüznü, saçlarında kına kokusu ...
-VIII-
Dost akraba herkese güneş’ten davetiye
Kuzey Yıldızı nikâh memuru, soruyor
Ya evet , ya hayır
Evet ! diyor evrenin kulu
Sevgi dolduruyor içindeki boşluğu
Düşüyor gönüllere yıldızların sarhoşluğu ...
...
Çoban Yıldızı üflerken kavalını
Ezeli ve ebedi sevgilerin en güzelini dillendirip
Şenlendiriyor evreni bir mutluluk şarkısı
Gülümseyen dolunay’ın boynuna asılıyor
Koskocaman güneş halkası - O - en eski düğün takısı
İşte aşk; güneş’in ay’la tutulması ...
...
Kabul edilince yüz görümlüğü
Konduruyor öpücüğünü güneş; açıyor ay yüzünü yavaşça ...
...
Sırayla tüm yıldızlar takı töreninde
Samanyolu’ndan bir vâls
Dönüp duruyorlar hâlâ evrende
Bitmeyen aşk; sonsuza kadar ilk dans !
-IX-
O gün bu gün yılda On iki bal/ayı
Kimse indiremedi gökten yere güneş’i ay’ı
Ne zaman bir yıldız kaysa gökten
Bir âşık iner yeryüzüne
Bin sevda uçuşur yürekten
Bakma gülün küle döndüğüne; yıldızlar da etten ve kemikten!
...
Dilek tut; bir yıldızın kaydığını görünce
Unutma bir gün ben ölünce!
-X-
Seninle geçtim Konya’yı
Gezdim bütün dünyayı
Gül yüzüne bakarken
Aldım aşkınla güneşi’nden payı
Güzel Atlar Ülkesi’nde sevdim dolunayı
Oradadır Ay Güzeli, oradadır Erciyes, Hasan Dağı
Ateş sardı yüreğimi; sevmiyorum uyumayı
Yüreğim volkan, orada Sevda Seli Kızılırmak
Kamçılarken güneş, ay yüzüne doludizgin duyguları
Sevgiler sürmekte düşler ötesine...
...
Düşler ersin muradına, biz çıkalım kerevetine
Çıkamazsak bahtına, sevenler otursun tahtıma
...
Yalnız sana aldandım,
Boşverdim parasına puluna servetine
Yalnızca seninle oyalandım; sana yandım, hasretine !
-XI-
Ey göklerde dolunay; yüreğimde izdüşüm
Yalnız kendini değil, hele beni bir düşün
Güneş olur yakarım kendimi
Yüzüne gözüne bakarım; tutamam ellerini
Dokunsam sana; yıldızlar vuran vurana
Kopar kıyâmetler kıran kırana
Gel, sen güneş ol da dayan buna;
...
Al beni kucağına
Ateşinden ateşler sun ocağıma
Aşkınla tutuşsun evren; seninle benimle kurulsun yeniden...
-XII-
Oynama çocuk benimle
Yürek basket topu değil
Geçip geçip çemberinden
Yine düşüyorum ellerine
Bir daha dünyaya gelirsem
Yıldızlar top, dünya sepet
Seviyorum seni delicesine;
İşte evet
Koparsa kopsun kızılca kıyâmet!
Şaban AKTAŞ
14.02.1997 / VALENTİN
[