58
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
4077
Okunma

Tanrı: ufukların ardında
umutlarımız kadar uzak
Sevdalarımız kadar yakındır
Ne bir kitap ne bir şiir
Onu size, hissettiğiniz kadar anlatamaz
C.Çalık
Kazlarım vardı benim
Sohbet eder
Dururdum.
Hep, -“ufuklara uçun!
—Göğün ardına bakın!
—Haber getirin!” derdim onlara
Umutlardan konuşurdum
Elimde çakı
Oyuncaklar yontardım
Söğüt dalından
Sünnet olunca
Henüz altı yaşında
Kopardılar ana kucağından
Kimseler göremedi kesik yerimi
Yalnız başıma yıkandım
Adam olmuştum ya!
Utandım
Tanrı beni yaratmıştı
Ben de oyuncaklarımı
Ve kederimi
Henüz on birinde baharımın
Gurbetle tanıştım
Falakalı bir din okuluydu
-“Ezberle!” dediler
Vurdular- sövdüler
Dövdüler
Çok dinsizdiler
Hissizdiler
İnsan bile değildiler
Şu kadarcık olsun
Ağlamadım
Acılarla sulanmış
Paslı bir bıçak saplanıyordu göğsüme
Her gün batımında
Bir ölüden farksızdım
Her nefes alışımda
Yaşıyor sayılırdım
Ne zaman sonumdur desem
Tanrı’m tutuyordu elimden
Dayan diyordu
Gülümsüyordu
Yoksa bunca acılara
Nasıl katlanırdım?
Devleri tanımadan önce
Yel değirmenleriyle savaştım
Donkişot’tum
Hep bir sevgilim vardı benim
Umuttum
Hiç Tanrı’yı aramadım ben
Hiç de kaybetmedim
Ne zaman çaresiz kalsam
Ne zaman devlerle savaşsam
Yanımdaydı
Arkamdaydı
Bu yüzden ben
Hiç savaş kaybetmedim
Her zaman bir Tanrı’m oldu benim
Kavuşamadığım sevgilim
Ulaşamadığım umudum
Kazanamadığım savaşım
Hep mertçe dövüştüm ben
Delikanlı gibi sevdim
Duygularımı ve hıncımı
Kirletmedim
Aç kaldım
Susuz kaldım
Ama henüz
Savaşı kaybetmedim
Ne kadar dev varsa
Canları cehenneme
İhtiyacım yok onların
müşrik merhametine
Ben ekmeğimi yavan da yerim
C.Çalık