intihar çığlıkları...
tanrılar tribünleri doldurmuştu
fruko gazoz satan çocuğun diğer elinde çekirdek sepeti bağıra bağıra dolaşıyordu boyası dökülmüş basamakları sahada beyazlar içinde melekler karşısında ise tek başına şeytan gökyüzünün derinliklerinden gelen düdük sesi ile başladı maç gişe önünde uzun kuyruk insanlar para tutan sağ ellerini havada sallıyor sol ellerinde ya eşleri ya sevgilileri ya da çocukları çevreye gülücükler dağıtıyordu ilk yarının sonlarına doğru iki meleği ekarte eden şeytan sağ taraftan savurduğu top yosun gözlü melek’in şaşkın bakışları arasında direğe vurup gol oluyordu açık tribünü dolduran tanrılar golle beraber ayağa fırladılar sevinç içerisinde gökten indirdikleri bulutları hemen konfeti haline getirip ne de olsa serde tanrı olmak var hep beraber sahaya attılar kapalı tribündeki tanrıların kıskanç bakışları gökten yağmur bulutları çağırdı gişeden ayrılan insanlar heyecanla koşuyorlardı kendilerini ayrılan kale arkasına sadece sahaya inen yağmura anlamsızca bakarlarken kadınların “ayyy” seslerine karışan kokuları kavislenip gökyüzünün derinliğine uçuyordu derken vakit geldiğinde göğün derinliklerinden gelen düdük sesiyle beraber ilk yarı bitiyor şeytanın tek golüyle melekler üzgün gidiyordu soyunma odasının ıssızlığına bahisleri yatan erkeklerin yırtık kuponları omuzlarına düşüyordu yeni bahisler yapmaya gidenlerin çekirdekçi çocuk cin gibi gözleriyle alıcılarına koşmakta cebinde bozuk para sesiyle oturan kadınların etekleri rüzgâr gördükçe bazı erkeklerin bakışları yukarı doğru yol alıyordu arkasında savrulan hayalleri ki kadınlar da ayrı bir haz alıyordu rüzgâra çaktırmadan yol vermekten stadın bulunduğu semtin derinliklerinde bulutları usulca kurcalayan bir otel süitinde Allahtan başka ne ararsan vardı bir de iki kadın ve bir erkek felsefenin toplumsal kaldıraçlar üzerinde etkisinin önümüzdeki on yıl içinde doğacak çocukların ruhsal sağlığının katmerleri arasında oluşacak cinsel ve tinsel ile ruhsal koordinasyonun düzenlenmesi hususunda oluşacak olumlu ve olumsuz etkenler üzerinde tez ve anti tez çalışması yapıyorlardı kadınlardan sarışın olanı “sıkıldım” dedi yorgun yüzünde gitmeyen mavi gözlerinin ışıltısı odaya gizemli ve elektrikli bir hava bırakırken diğer kadın siyah uzun saçlarını elleriyle omzundan arkaya savurup bakışlarının derinliğini odadaki tek erkeğin önüne serdi dişi bir kuş ürpertisiyle erkek anlamadığı sözcüklerin ağırlığını kırmak için televizyon kumandasını alıp rast gele bir düğmeye bastı şeytan sahaya çıkmış meleklerin gelmesini beklerken güneş az önce yağmurdan ıslanan son çimleri de kuruluyordu gökyüzünün derinliklerinden gelen düdük sesiyle beraber maçın ikinci yarısı başladı açık tribündeki tanrılar önde olmanın verdiği huzurla sırtlarını geriye doğru attılar kadınlardan birisi dayanamayıp adamın kucağına oturdu elinden kumandasını alıp gözlüğünü iki eliyle çıkartırken göğüslerini dikleştirip adamın yüzüne doğru yaklaştırdı melekler saldırıyor şeytan kalesini can siper hane koruyordu kapalı tribündeki tanrılar avuçlarını çırptıkça gökyüzünden halatlarla dört cin inip maça katıldı aldıkları taze kuvvetle baskısını artıran melekler sağdan yaptıkları atakla beraberlik golünü buldular bulutları kurcalayan otelin iki sokak ötesi kalabalık bir insan topluluğu ellerinde pankartlar “emperyalizme son kahrolsun hükümet ezdirmeyeceğiz hakça bölüşüm“ sloganlarıyla yürüyüş yapıyorlardı başka bir kanalın verdiği haberlerde karşılarında polis etten duvar örmüş beklemekte hükümet binasına kimseyi yaklaştırmayacaklardı içişleri bakanı bu şekilde kesin talimat vermiş beraberlik golüne sevinen kapalı tribündeki tanrılar galibiyet için cinlerden sonra sahaya birkaç tane de ruh bıraktı tanrı olmak böyle bir şeydi işte melekler atak üzerine atak yapıyor göğün derinliklerinden gelen bir ses maçı iki dakika uzattığını söyledi adam “artık yeter yoruldum” diye bağırdı ve kızgınlıkla üzerindeki kadını yana atıp ayağa kalktı karnında ruj izini sağ eliyle silerken gözbebeklerinden düşen beyaza küfretti mermiler uçuyordu havada tazyikli sular renk renk flama sopaları havaya kalktıkça coplar iniyordu yere insanların başlarına kollarına gövdelerine kalçalarına yüzlerine vuruyordu yumruklar bayraklardan fırlayan alevler insanların yüzlerini yalıyordu düşenler bağıranlar haykıranlar öfkeler küfürler yumruklar sadistliğini tatmin edenler kazandıkça kaybediyorlardı son dakika kale arkasında insanlardan bazıları ellerindeki kuponlar havada maçın bitmesini beklemekte kadınların gözleri tanrılardaydı tanrıça oluruz umuduyla kapalı tribündeki tanrılar çıldıracak gibiydi cinler ruhlar melekler hiç biri işe yaramıyor şeytan beraberliği kurtaracak gibiydi maç bitti bitecek açık tribünde tanrılar şarkı söylüyordu marşlar hatta birisi çaktırmadan erternasyoneli okuyor sonuçta kim duyacaktı onu kim korkar hain kurttan diye düşünüyordu birden stadı derin bir sessizlik kapladı erternasyonelle kurtulur insanlık* sözü asılı kaldı havada sağ açıkta cinin ortaladığı topu ruh kafayla melek’in önüne indirmiş onun sert şutu şeytanın sol elinin parmak uçlarına dokunup filelerle kucaklaşmıştı açık tribündeki tanrılar derin bir sessizliğin ardından “verin o komünist dölünü bize” diye bağırdılar asalım bayrak direğine ki ders olsun herkese kapalı tribünde homurtu başladı kim bu hain kim bu komünist çıksın hemen ortaya nasıl aramıza karışmış herkes birbirine şüpheyle bakarken erternasyonali söyleyen genç tanrı sahaya doğru yürümeye başladı ürkek bir kedinin adımlarını anımsatırcasına kuponu yatan ya da tutturan fark etmez istinasız kale arkasındaki insanlar hep beraber tanrılardan önce sahaya indiler koşarak erternasyonali okuyan tanrıyı tuttukları gibi bayrak direğinin oraya götürdüler kadınların cılız sesleri çocuklarınkine karışıyor gazozcu çocuk elinde kalan son üç gazozu satmaya uğraşıyordu yarım saat olmuştu tanrının bayrak direğinde can verişi insanlar slogan attıkça kadınlar alkışlıyor orta sahada gençten bir adam üçlü çektiriyordu şeytan açık tribüne melek ve cin ile ruhlar kapalı tribüne çıkmışlardı göğün derinliklerinden bir güç üç grubun arasına yeşil bir çit çekti sirenler çalıyordu acı haykırışlarla insanlar stadyumdan evlerine gidiyor tanrılar ise gökyüzüne yükseliyordu bulutları kurcalayan otelin süit odası kadınlardan biri soyunup duşa girdi diğeri adamla sosyalizmin insanın cinsel tercihleri üzerindeki etkisinin kalıcı olmaktan ziyade geçici olması üzerinde tanrıların mı daha çok belirleyiciliği vardır yoksa şeytanlarla beraber olmaktan kaçınan meleklerin mi konusunda ateşli bir tartışmaya tutuşmuşlardı duştan su sesi geldikçe... * enternasyonal marşından alınmıştır ersin başeğmez 14 şubat 2014 17:52 _izmir çaysız_şekersiz ve bademsiz |