uyanamıyorum... uyuyamıyorken!...
bir kare
sürüyorum piyonu beyazın üstünlüğünde ilk hamle iki kare sürüyor siyah piyonu ben atı çıkartıyorum karşı hamle atlar çıkışta fırlarken dört nala flu yazılıyor insanlar tütün çiğniyorum ilk gençliğimde yediğim sol kroşede kırılan dişimin boşluğunda bahis yatık görmesem de yukarıda tanrılar sevişirken gök saldırıyor yıldızlara ve bakışlarım kalıyor kadın göğüslerinde kaçıncı hamle hatırlamıyorum filimi yedi kalesini düşürdüm ben de birahanelerde alıyorum soluğu sidik kokusu içerde koca fıçılar tükendikçe garson kızın kızarıyor kalçası ay sallanırken sokağa sürtüğün biri soruyor geleyim mi gözlerimde sarhoş gece parıldıyor dışı şehrin tırcıların yeri kuzu pirzolası meşhur yanında ızgara köfte üst kata çıkıyoruz bacakları uzun çirkin suratı gözlerimi yumuyorum tanrılar nasıl sevişir biliyormuş üç piyon arkasında vezir solunda kale gerisinde şah düştü düşecek sabahın öfkesine karşıda kalan dört piyon bir kale at vezir ve şah düşürüveriyorum ikinci kalesini de şaşkın gözlerle bakınıyor refleksiz olduğu kadar anlamsız da yüzü kirli dişleri dişliyor alt dudağını sadece eve dönerken gazete alıyorum benzinciden ne okuyacaksam güneşi sokuyorum pencereden toz bulutu savuruyor en galiz küfürleri boş bira kutuları lacivert olanı efes pilsen izmaritlerin arasında göbek deliğini kaşıyor son piyonumu alıyor vezirim düştü düşecek kuruluyor bakışlarına sinsi şeytan pantolonu atıyorum gömleğimin üzerine çoraplarımı da zaman boşalıyor duvardan bir vermidon daha alıyorum bir tek daha uyanamıyorum uyuyamıyorken yüzümde yorgun develer hörgücünde şiirler mat diyorum şah deyince hayat tanrıların en uzağına gömün beni onların nasıl seviştiğini öğrendiğim kadının koynuna pat diyor tanrı şeytana ersin başeğmez 14 temmuz 2013 03:16 _izmir çaysız_şekersiz ve bademsiz |