KurşunŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bazı boşluklar daha da ağırlaştırır insanı...
bir kurşun kadar ağırım ya bugün yürüdüğüm yollar dokundugum ağaçlar kokladığım çiçekler bile benden korkuyor zamanı yırtıyor sanki yürürken adımlarım varlığım bile varlığına düşman kendi kendimden bile köşe bucak kaçıyorum ağırlığımı taşıyamayacağını bildiğim yolculuklara çıkamıyorum bu yüzden göğü delerim endişesiylen ciğerlerime derin bir nefes bile çekemiyorum bir kurşun gibi ağırım ya yine bugün kendi gölgemin hızına bile yetişemiyorum bastığım yerin ağrısıyla inletiyorum toprağı sırf ayakta durmaya çalışsam bile dünyanın dengesini bozuyorum ne kadar çabalasam da hafiflemeyince yüküm sonunda kendi ağırlığıma teslim olup bir kurşun gibi batıyorum |
kurşun başlığı çekti dikkatimi
ne çok şey ifade ederiz millet olarak
kurşun renginden ağırlığa kadar acıyı tarifte aşkı özlemi
kurşun gibi oturdu içime deriz ya da ağırlığı kurşun gibi
gözler mesela kurşun gibi değdi
kırgınlığımız hatta öfkemizi
...
hani Sezai Karakoç demişti;
Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
belki de acıyı ağrıyı ya da bir boşluğun ağırlığını taşıyoruz
ne fark eder
kurşun gibidir işte bazı şeyler
çok güzeldi haftada bir gün iznime burada çok şey sığdırmaya çalışıyorum
ama bu dizeleri kaçırsam çok üzülürdüm
çünkü kurşun gibiydi başlığıyla müsemma
var olun Şair
saygı ve esenlikle
Aşkar...