nokta...
en çok ihtiyaç duyduklarımdan
ilk terk edendi tanrı melekler şehridir gizlendiğim lunapark kalıcı belirsiz zaman hasarları belleğim zaman yitti ah dostlar ne deniz gezmişi ve idam edilişini ne de mecliste rövanşa kalkan kanlı siyasi parmakları duymuştur che’yi tanımaz karl marxı mark olarak bilir mahallemizde bir alamancı karısı savururdu eteklerini şen şakrak karşısında otururken küçüklüğüm ve geceleri taşınır yorgan içine düşlerimin tutuşması bedenimde seyrettirdikleri işte o alamancıdan bilir markı karaoğlanı kıbrıs fatihi diye sever mavi gömleğine beyaz güvercinler işlerdi işçiler yürür o zamanlar taksim’de niçin yürüdüklerini merak etmez sömürü nedir düşünmez şu gecekondu evin yeter ki odaları bitsin isterdi su yok ceryan nerde takılmakta uykucu ay mahalleye çöreklenir kül rengi gaz lambaları renksiz bulutları dağınık gökyüzüne eğri büğrü bacalardan kurtulan dumanlar girer usulca yıldızların koynuna karanlık gecelerde en büyük üzüntüsü briketten tüneme helanın kalmasıydı avluda sabah yorgunluğu ah o zamanlar yorgundu hayat gider tütün fabrikasına elleri elleri ne kömür rengi saçları elbiseleri bile kokardı keskin tütün boğulur genzim kim bilir belki de çizdi hayallerini ciğer katili sigara tezgahına anlatmadı hiç ne bayramlarda ellerini öptük ne de çocuk sevinciyle alabildik harçlıklarımızı kırmızı kurdelayı bağlayamadığı gibi beline kahve de içemedi ellerinden gelinlerinin yazı sırtlamış gibi bahar aklımda hala o temmuz öğle sıcağı yas taşır pamuklu yer yatağı sessiz sözcüklerin fısıltıları habersiz veda ile anılar asılı kaldı çıplak tavana ilahi bakışlarında kanatlı gemiler melekler dolusu dua zaman dönme dolapların göğsünde uyudu durdu lunapark hangi dönme dolap olduğunu bulamadım hiç yıllardır belki de korkularımdı aratmayan ne torunlarının doğumlarını ve adlarını seçerken yaşadığımız heyecanları ne de ilk okula giden adımlarını gördü yılbaşılarında giden yıla astığımız hüzünlerimizi de de da de da de da lar bitmiyor hayat itmiyor be anne bitmiyor sıkıldım artık noktalı virgüllerden iki noktalardan üç noktalardan ünlemlerden soru işaretlerinden çok yoruyorlar zihnimi tarumar eden ruhumu artık benden de nokta son nokta ersin başeğmez 05 temmuz 2013 18:38 _izmir çaysiız_şekersiz ve bademsiz |
Tarihi de epey eskiymiş. Doğallık samimiyet hemen ele verir kendini. Aşırı zorlama gibi.
teşekkürler