0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
410
Okunma
Bir sürü
iyi haberim var sana Ata’m,
ama neresinden başlasam
bilemiyorum bir türlü.
Haberler o kadar çoklar ki,
-İki çokun çoğuluğu buraya iyi oturdu, aferin-
kararsız olduğumdan tabi;
Hangi iyiyi önne alacağımı bilemedim.
Acaba az iyiyi sona bırakıp
mutlu etsem mi kendimi,
yoksa en iyisi ile başlayıp
olayım mı teselli?
Yada yalnızca sonuca bakarak,
-tabiki tüm ilkelerini unutarak-
dünü-bugünle mi karşılaştırsam?
Ulaşılan iyinin dahada iyisini beklemeye
razımı olsam
yine
Ata’m?
Bak koyamadım iyimserliğimi sıraya,
en iyisimi başlıyayım anlatmaya;
İlkin Köy Enstütüleri’ni açtık,
kızdırdık toprak ağalarını, kapattık.
Dahada müminleştirerek köylüyü
cahil bıraktık-yaptık sürü,
tarikat-şeyh-ulema-imam
atadık başlarına çoban.
Birde;
Amarika-Pensilvanya’dan
Balyoz ve Ergenekon kumpasları ile,
Fettullah Gülen adlı hain bir imam,
askeri okulları geçirip ele,
orduyu devre dışı yapmış,
devleti emrine katmış
amma
uzun adam gelerek;
“Paralel-paralel!” diyerek,
kurmuş yalalelli’sini sonra;
Rüşvetcikler, hilecikler,
yüzükcükler, gemicikler
ve itibardan tasarrufsuz vakıflarla,
durmadan para basan bin-atlı akıllarla
ulaşmışız biz Korana’ya.
Ne kaldı kasada para,
ne bankada döviz,
ne yerli tohum nede araba üretmiyoruz artık biz,
senin kurduğun fabrikaları sattık,
bir yerlere saray yaptık,
araplara kat karşılığı vatandaşlık verdik
sığınmacılarla yoksulluk-enflasyon-işsizlik...
Derken bu hallere geldik.
Tek ümit senin İş Bankası hisselerinde;
“ Bunun neresi iyi?” deme,
mirasçın değilmiyiz biz;
“ Çalışmayız-övünmeyiz
ama nede olsa
vardır sana
güvenimiz!”