SEVMİŞİM SENİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Zülüflerin ok olmuş can ister benden Kirpiğindeki hayale gömülmüşüm zaten (( Ay )) "BİLHASSA" Ben; Sevda nöbetlerinde yorulmuş olanım, Hiç konuşulmamış vuslatın peşinde! O yüzden asi, o yüzden Fırat kadar deli! Top yekûn mahrem sayılanı arzulayan, Utancın ete kemiğe bürünmüş hali, Yürüyen, soluk alıp veren bir ayıp! Kalemi sevda kokan naçar bir şair! Dizeleri kuru güz yaprakları gibi Merhametten yoksun bir zamanın Çamurlu ayakları altında ezilirken Yüreğinin tiz sesleriyle inleyen, bir ozan! Yüreğini sarp yamaçlara emanet etmiş, Bir garip çoban; Flüt’ün tiz sesini sinesine dolayan Ve bir kimsesiz! Aradığının bu âlemde olmadığına inandırılmış! Tuhaf bir yabancı; Demir ökçeli tokatlar inerken yanağına, Talihsiz şamarlara aldırmadan Sevdanın çehresini dolunayda seyretmiş olanım! Ne mes’ud bana! Hani size bahsettiğim şu hayâle dair emel; Sevdanın ayak izlerinin sonsuza değin silindiği, Seması soluk bir coğrafyada sığ bir kumsaldır! Bense hüsnü zan ile yâre gül dereyim derken Manaya nail olmaya daha vakit bulamamış Firkâtin zehriyle kurumuş solmuş olanım Yüreğe uzatılan zeytin dalıyım; Ama bana sulh yok ol-cihanım’dan gayrı! Ak dağların zirvelerinden çöllere savrulan Kanatları ateşten alacalı bir kelebeğim; Yeşil vadilerde gönül eğlemek dururken Güneşin kavurduğu arazilerde toza dönen Bilmeden sevmişim vesselam seni, affet! Almasan da içeri, avlunda avut beni! Henüz soluk alıp vermeye vaktim varken İnsafsız, aman bilmez kum fırtınalarıyla Çaldılar göğümün mavisini, ormanımın yeşilini! Uzak flüt melodilerimi, serin sevda meltemlerimi Son yapraklarını da kopardılar göğsümden! Kuruttular göz pınarlarımı! Ruhumun çoraklaşan coğrafyasında Karaltılar gibi dikilen çıplak ağaçlar kaldı. Sana geç kalmışım, Sevda! Cefalarını bırak, çekil git başımdan! Ben, ol-cihanını kaybetmiş olanım! Umutla doğan güneşi beklemez olmuşum! Sevdanın yağmursuz bulutlarından alıp Yağmurları gözlerime çakmışlar! Çehren ki son-dördün saf yüreğimde! Ne yazık ki aciz canımdan gayrı Sana değecek bir hediye yok heybemde! Onca cefa ağır gelse de beşer hislerime Bilhassa sevmişim yine de seni Kurtçuğun ilaçlı elmayı, Balığın oltadaki yemi, Doru tayın ağzındaki gemi sevdiği kadar! Sen de bilhassa öldürüyorsun! Öldüreceksen sen öldür! Kimseye bırakma ey yâr, beni! Ya da dön bak çiğ otağı olmuş Kan çanağı gözlerime! Diyetini daha nasıl ödeyebilirim! Bir can, al sana kurban! Ol-cihan! Daha kaç mısrayı yakmam gerek! Kaç cana tenezzül edeceğim ezasıyla aşkın! Benim yüreğim ürkek! Sana ol-cihan’ım dedim! Cihanı göğsüme nasıl sığdırdım, bilmem! Kaç bin kitap eder aşkının siluetlerini anlatmak! Cihanı kitaba sığdıran bir Allah var! Şanına erişemeyeceğim, bir İlah! Ve bir de sen, Sözüne söz eklemeyeceğim! Seni çok bekledim... Beklerim... Hiç olmazsa dünya gözüyle Bir lahza göreydim seni Ağlamaktan gözlerim kör olmadan, gel! Uzatma şu sürgünümü benim! Ya da uzamasın şu dünya sürgünüm benim! Bilmeden sevmişim vesselam seni, affet! Almasan da içeri, kapında avut beni! Gözyaşların dininceye Gamzende gülücükler birikinceye Ak sinende dinleninceye dek uyut beni! Çok uzak yoldan geldim, yorgunum! Ben her koşulda sana vurgunum! Bu kaçıncı sefer geçişim aynı istasyondan Bu kaçıncı kez sana gelişim aynı yoldan! Ben yüreğe seslenen Vuslat’ım Ama bana kavuşmak yok ol-cihanımdan başka Kanatları ateşten alacalı bir kelebeğim; Yeşil Vadilerde sana demetler yaptım A’şkla Yorgun kanatlarımla avucundayım, Küçücük bir yürek sığmaz mı avucuna! __________________________________________ Eser: SEVMİŞİM SENİ *Bensiz çözme sıla kokan saçlarını, **Dolanır özlem tüten gözyaşlarıma... (( Şair )) Han AKÇADAĞ __________________________________________ |