" Köy Enstitüleri, eğitim hayatımızın geçirdiği evrim içinde başlı başına bir hamle devridir."
.............
Köyünden b
aşka yer bilmeyen
Ayakları yalın, başları kunaklı
Burnunu işliğinin kollarına silen
Oyun oynamak şöyle dursun
Tarlada çalışana azık götürüp
Koyun, kuzu güden
Yanık yüzlü ve de utangaç
Köy
çocuklarıydık
Bilmezliğin, görmezliğin, aymazlığın
Kör karanlığındaydık
Kol kanat gerip uçurdular bizi
Artık bilimin, aklın aydınlığındaydık
Tam kırk yıl önce
17 Nisan 1940’ta
Bir ışık yakıldı yoksul, güzel yurdum Anadolu’da
Bir iken yedi, yedi iken yirmi bir oldu bu ışık
On yedi bin aydınlanmacı doğdu
Yurdumun bereketli, boz toprağında
Tek tek toplandı köylerden yoksul köy
çocukları
Erkek
çocuklar alınır da
Bırakılır mı kaderine o ince belikli, al yanaklı
Köy kızları
Türkçe, Matematik, Tarih, Fizik
Tüm dersleri okudular
Yalnız o mu
Tarımcı, arıcı, inşaat ustası, sıvacı
En güzeli de yürekleri aydınlatma, öğretme
sevdasıyla atan
Birer öncü, öğretmen oldular
Ondan da öte bir kısmı
Andolu gerçeklerini anlatan şiirler, romanlar, öyküler
Yazdılar
Bir ışık gibi parladılar Anadolu’nun dört bir yanından
Ama gel gör ki su uyur da
Uyumaz pusuda yatan düşman
Ya aydınlanırsa halk
Ya yıkılırsa saltanatı toprak ağalarının
Egemen çıkarcıların
“Bu bilmem ne projesi"
"Buralarda bilmem ne yetiştiriliyor."
" Bu okullarda yaşananlar örf ve âdetlerimize aykırı"
"Uyar mı bize oralardaki kız erkek ilişkisi”
Daha daha ne
yalanlar
“Çamur at izi kalsın.” türünden iftiralar
Bugün de aklımızın ermediği b
aşka b
aşka oyunlar
Başardılar sonunda
Söndü bu ışıklar, okullar kapandı
Onlardan bize
Seksen yıldır sönmeyen ışıklarının aydınlığı
Yazdıkları öyküler, şiirler, romanlar
Mandolinlerinden, bağlamalarından ve hatta piyanolarından
Süzülen nağmeler
Kaldı
..................................
Numan Kurt
17 Nisan 2020