ne güzel sesin var
güzel el bileklerinle
ve ne kadar narindir ayakların

varlığın ne güzel
kokun
saçların

arkandan bakılası endamın
ne heybetli gölgen var senin
çatık kaşların iki yanında iki zeytin ekili sanki
terlemiş yanakların yunası bir elle
elle dikilen hiç bir elbise sana yakışmaz bulmalı fezadan gerek
sana.

saç köklerinin diplerini severim senin
uzun kısa mavi kızıl ve kahve olanı....
parmak uçlarınla kaçışın gölgene saklanıpta
onu severim bir yansıması güneşin
güneşi severim sana benzediği için anneni

kırkbirkere yıkanmalı esvapların
baldırın saran
seni beklediğim saatlere hayranım
ak düşmüş saçlarıma yaşlanmışım kime ne
sen omuzumda oturmuş yaslısın göğsüme
yani yüreğime yakın

kızarmış topuklarınla aşındırdığın yol benim bedenim zaten
yanaklarınla buluşan ellerin avuç ayalarımda öptüm usulca