7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2656
Okunma

Saçlarının rüzgârında
Kumrularla kanat çırpardı
Sürgün üveyikler.
Bakışlarının gür ışığında
Ölmeye can atardı,
Rengârenk kelebekler.
Soluğundan ürperişlerle
Düğün-dernek yapardı
Su perisi
Gök mineli çiçekler...
Gölgesine bürünürdüm,
Gün batar,
Ay bulutlara gizlenirdi.
Epriyen uykularından
Pırlanta yansılar döşerdi kirpiklerine,
Yıldızlar imrenirdi.
Karanlığın en eşref saatini bekler,
Mahreminden buğularla efsunlardı,
Yalansız yalakası,
Paramparça olası
Leylimley aynalarda,
Gözlerimin nâzende gökkuşağını...
Ve görünmez düğümlerle bağlardı,
Ol sedefin olgusu tertemiz yüreğinin
Dilini, damağını...
Seherin zindeliğinden
Daha tatlıydı gülüşü,
Gamzesinin işvesinden
Ders almıştı yürüyüşü.
Esintisi ruh deryamda
Fırtınalar koparırdı,
Gözyaşının bir katresi
Canımdan can aparırdı...
Ben ki, gönül casusuydum,
Özden özü göremedim,
Şifresini çözdüm amma,
Tam hakkını veremedim..
Kaydı yıldızlarla birlik,
Geçti gitti sonsuzluğa;
Adına yazgı derler de,
Rızam yoktur onsuzluğa...
Yer çekimsiz uçmağ buldum
Sevdâmın toy boşluğunda,
Aşk’ın bâdesine doldum,
"Aşk" oldum ser-hoşluğunda.