Salına salına kapın önünden
Her akşam her sabah, geçsem ne dersin
Seni tartıp döktüm sevda yönünden
Aşkın badesinden içsem ne dersin

Umulmadık anda kapını çalsam
Göz göze gelince öylece kalsam
Sarılıp boynuna hayale dalsam
Bir gonca misali açsam ne dersin

Yedi veren gibi açıp bağında
Mihmanın olayım deli çağında
Ankaya dönüşüp yüce dağında
Butun kötülerden kaçsam ne dersin

Sefa geldin ömrüm ömrüme sefa
Böylesi bir aşka gösterip vefa
Adaklar adayıp günde bin defa
Gönlümden gönlüne göçsem ne dersin

Ses verse yüreğin yürek sesime
Karışsa nefesin can nefesime
Hâkim olamayıp biran nefsime
Sevinçten göklere uçsam ne dersin

Duygular depreşip kalkınca şaha
Dar gelir yeryüzü denilen saha
Sevim’ ın diyecek sözü var daha
Seni yaren diye seçsem ne dersin

Sevim GÜLER