Eşek Kır’nın taşlarına
Kuskun’unun gaşlarına
Künk Tepe’nin başlarına
Çıksam seyresem köyümü...

Ezgenlik’ten Palancı’dan
Boruklu’dan Dört Dam’ından
Cülle’sinden Battal’ından
Gezsem seyretsem köyümü...

Şamırlı’nın yollarını
Yağmurunda sellerini
Bağ deresi sularını
İçsem seyretsem köyümü...

Yörüktür Türkmendir kolu
Yapılcan’dan döner yolu
Ekilidir sağı solu
Baksam seyretsem köyümü...

Sülük ile Kara Hasan
Tek gölüne gitsem yayan
Kıraçta mantar toplayan
Olsam seyretsem köyümü...

Şöyle bir demli çay yapsam
Sohbeti sohbete katsam
Hanımın dizine yatsam
Ölsem seyretsem köyümü...

Garip başa geldi işler
Gördüm türlü türlü düşler
Gözümden sel gibi yaşlar
Döksem seyretsem köyümü...

Anam konuşan dilini
Hem oğlu hem de gelini
Bayramda güzel elini
Öpsem seyretsem köyümü...

Babam yavrum gelmiş dese
Evlerimiz dolsa neşe
Şöyle güzelce bir masa
Kursam seyretsem köyümü...

Çağırsam duyulmaz sesim
Tükenir özüm nefesim
Sulu Kıraçtan bir resim
Çeksem seyretsem köyümü...

Okurum bitmez kelamı
Allah’tan gelsin selamı
Büyük camide cumamı
Kılsam seyretsem köyümü...

Ben köyüme oldum hasret
Yaktı beni zalim gurbet
Bir gün kavuşuruz elbet
Varsam seyretsem köyümü...

Adaya döşeği sersem
Hasan Dağını bir görsem
Yardı’ya çadırı kursam
Gülsem seyretsem köyümü...

Buğdayını posasını
Samanını lodasını
Altındişin odasını
Örsem seyretsem köyümü...

O güzel süzdü gözünü
Unutmam verdi sözünü
Koca çeşmeye yüzümü
Sürsem seyretsem köyümü...

Kitap okurken mum yaksam
Şöyle bir etrafa baksam
Baba evinde sahura
Kalksam seyretsem köyümü...

Çok üzülüyorum ben çok
Çoğumuz gurbette bir bak
Çoban Mehmet Ali’ye hak
Koysam seyretsem köyümü...

Döndükçe zamanın çarkı
Görülür güzelin farkı
Bayramım bir garip türkü
Yaksam seyretsem köyümü.... Bayram kabadayı 12 12 2012