Bu nasıl güzellik, şaşkınım ya Râp
Her gören dönüpte, maşallah desin
Gördüğüm gerçek mi, yoksa ki serâp
Hala kulağımda, celbeden sesin
Her gören dönüpte, maşallah desin

Hani salınışın, güzârın yok mu ?
Buğulu gözler de, nazarın yok mu ?
Dalında şakıyan, hezarın yok mu ?
Yüreğim şu mâhtan, alırken esin
Her gören dönüpte, maşallah desin

Rengi dudağın da, al kirazların
Kimse de olmayan, cilve nazların
O üzüm karası, kömür gözlerin
Benim sana aşık, olduğum kesin
Her gören dönüpte, maşallah desin

Duygular bir çavlan, nasıl sarıyor
Gözlerim her yer de, seni arıyor
Yokluğunda kalbim, bak s.o.s veriyor
Aşk bulutlarından, sevda çilesin
Her gören dönüpte, maşallah desin

Anlatmak mümkün mü, akıl, izanla
Bu sevda bitmeli, mutlu bir sonla
Sensiz yaşayamam, n’olursun anla
Artık sevdiğimi, sen de bilesin
Her gören dönüpte, maşallah desin

Soğuk akşamların, leyliferi sen
Mihrin ışığı sen, saçın zeri sen
Peşindeyim aşka, hele yürü sen
Ben seninle güldüm, sen de gülesin
Her gören dönüpte, maşallah desin

İstersen bülbül ol, durmadan şakı
Sen cefa görmedin, çektiğin neki
Böylesi güzelin, ağırdır yükü
Lüzumsuz zamanı değildir pesin
Her gören dönüpte, maşallah desin

Sadık DAĞDEVİREN
Aşık Lüzumsuz

ETEK YAZILARI

SERAP: Olmayan şeyleri varmış gibi görmek, göz yanılmaları
CELBETMEK: Kendine çekmek, bağlamak, cazibe, odak
GÜZÂR: Geçme, geçiş
HEZAR: Bin, pek çok, Bülbül
MÂH: Ay
ESİN: Her hangi bir nedenle içe doğan güzel duygu, ya da düşünce, yaratıcı içe doğuş.
ÇAVLAN: Suyu çok olan, büyük çağlayan
S.O.S: İmdat, yardım çağrısı
İZAN: Anlama yeteneği
LEYLİFER: Gece ışığı
MİHR: Güneş
ZER: Altın
PES: Sonucu kabullenmek, kabul etmek