10
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
675
Okunma

duvar üstüne duvar
çektiğin perde sensin, kadın değil
değil gözlerinin elasında gördüğün gri
kollarına alır gibi yapıp da ittiğin
sus değil, pus değil
o senin yaktığın ateş!
hüsnü kuruntun!
bir dans görürsün sadece
artık yeter diye kollarını kaldırdığında
o ses bir şarkı değil umutsuzluk nutuğu
dirilişe uzanan kollardır
her kaldırdığında havaya
insanca direnişin yumruğu!
bakmak istemezsin yanında aynaya
korkarsın kendini görmekten
onun yüzünde
bir başörtüsü bir tel saç kirpik kaş
farklı değildir birbirinden
korkarsın beynindeki düşünceyi okumaktan
dans dersin başkaldırışına
kader diye önüne bıraktığın
bil artık yazgısını
kendi yazmak istiyor kadın
umutsuzluğu silmek istiyor
eline verilen kara kaplı defterden
silgisi yalnız yürüdüğü yollardır
gözlerine sevgiyle bakan çocuklar
ardından hesap soran yıllar
geçmekte zorlandığı köprüler
bir köşeye bırakılıp kalmaktan usandı kadın
karanlık gecelere atılmaktan
üstüne kapatılmasından hapishane kapılarının
kelepçelenmesinden elinin ayağının
elleriyle asmak istiyor yıldızları yerine
doğurmak istiyor yeniden
’yeni’den güneşi!
ne zaman ki eşitlersiniz ellerinizi
elinden olmaz ölümü
önden yürümezsin arkanda bırakıp
o zaman en güzel bakar kadın
en yeşil, en mavi, en sıcak
en çocuk en insan yürekle!
15. 12. 2019 / Nazik Gülünay