8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1266
Okunma
“öylesine benimdi her şey! Zaten öldüğümde de her şey öylesine olmayacak mı?”
-öylesine bir sesti, zaman bedenimdeki hücreleri yok ederken,
şaraba harcanan ömür yoksunluğuna düştüğümde de, öylesineydi…
mukavvadan tabutlara sevdiklerimin isimlerini yazarken bile,
ve her şey “çok güzel olacak,” dediğimde de, öylesineydi!..
istasyonlar kuruluyordu, teneke kutusundan trenler vardı birde
küçüktüm, üşüyordum; yalnız gözlerimde büyüyordu her şey,
yüreğim öylesine korkunç masallarda-harf oluyordu…
saçlarımdaki ağarmalar, acınası gülüşümün tek kanıtıydı, yani öylesineydi…
bir korkunç dünya davetindeyim, yaşıyorum tüm duyguları
başımı sallıyorum “evet!” dercesine, sanki oyalanıyorum…
sabahları kahvaltı, öğlenleri bazen iş, biraz uyuyorum, öylesine
ama akşamları sadece çocukları çok seviyorum, özlercesine…
“sahi biz yaşadık mı?” bu soruyla uğraşıyorum, bu sıralar
cevabını bilmeden yaşadığım binlerce sorudan arta kalan, yine o
bir çelişki aniden göz bebeklerimde büyüyen bazen bir damla
hiçbir şey anlamıyorum; acaba her şey öylesine mi yaşanıyor?
“ağlıyorum, iki kelime düşüyor gözlerimden: çok seviyorum!”
emre onbey