Günahbülbüller sürgünde nicedir bir ulak kılığında misl-i hazanın selâsını veriyor her tarafta baykuşlar kavgaları yasal sayılan korku tünelinde nefesler helaktı "biz yaşarken ölüyordu her şey" herşey zehir kusan akrep soluğu kadar soğuk ve yapışkan üşüyorduk tövbesizliğin cehenneminde yağmalanmış zapt edilmiş güzelliğin rengi/efkârı deli kızın çeyizi kadar dağınıktı ense kökünde ey ve ah çıbanı rahminde yabanıl sancılar bencil bir hayata boy veriyor saksılarda yedi verenler şeytanla haşır-neşir günah gibi her gün başka bir surette çoğalıyor aşina olmadığımız bir yüzle öfke ve nefret yudumlanıyor şimdi uykusu delik deşik metalik rüyalardan gönül darlığın ağındaydı azabıyla fingirdeşip duruyordu serseri bir göçebeydi hayaller kahrolası alemin öksüz çocuklarını yalancıktan bir öpücükle kandırmaktaydı peygamber çiçeğinden aşk mayalayan güneşi kanat uçlarından koparıp yıldızları taç yapamıyorduk ya makber karanlığına kördüğümün macerasındaydı eller ya diler! onlarda mı bağlıydı rüzgârlar değildi esen kaynayan kumlara yağmurlar değildi elem hendeklerine dökülen içinde kanlarıımız vardı sevinçlerimiz var her biri derbeder altın çağında riyaları şaha kaldırdığımız vakit uyuyan tepelerimiz var ve her şeye rağmen yaşamayı kâr bilen ölülerimiz var sürünen şebnem kadar inşiraha aç _boran |
Saygılar sevgiler selamlar