Sıçrayarak uyandım derin uykumdan
Kan ter içindeydi her yanım
Sarmıştı karabasanlar
Titreyerek kalktım yatağımdan
Hayırdım dedim
Hayra yordum geceyi
Rüya tabirini elime aldım
Her sayfasını inceledim
Gaybı Allahtan başka kimse bilemez ki .

Her yer sessiz
Bir uçurum kenarındayım
Yükseklik korkum var o da işin cabası
Ayağım kaysa düşeceğim
Destek alacağım hiçbir şey yok
Tutundum kardelen çiçeklerine .

Bir keçi yolunu takip ettim
Kerpiçten yapılmış bir evin ışığı yanıyordu
Güldü gözlerim
Yüreğim küt küt atıyordu
Yumruğumla vurdum kapıya
Geç de olsa
Beyaz sakallı nur yüzlü birisi açtı kapıyı .

Tanrı misafiri kabul eder misin diye sordum
Kapım her zaman açıktır gelen misafire
Senin karnında açtır dedi
Hazırladı çabucak bir şeyler
Meraklı bakışlarla sordu
Hayırdır evlat gecenin bu saatinde nereye yolculuk .

Anlattım başımdan geçenleri
Söyledim gideceğim yeri
Elleriyle sakallarını sıvazladı
Bu saatte yola çıkma iti var uğursuzu var
Gel uzan şuraya bir güzel dinlen
’’Gün doğmadan neler doğar’’
Sabah erkenden yola koyulursun
Ormanda gideceğin yol çok tehlikeli .

Ayrılık vakti geldiğinde
Söylediklerimi sakın unutma
Orman bittiğinde dikili üç taş göreceksin
Doğru taşı seç
İkisi yanlış yöne biri doğru yola götürecek seni
Ortada ki taşı seçip
Doğru yolu buldum .


Hızlı adımlarla girdim ormana
Sanki biraz rahatlamış
Ya da olacaklara kendimi hazırlamıştım
Sis bulutları dağılıyor
Aydınlanıyordu heryer
Gözümü aralayıp baktığımda ne göreyim
Üstüm başım açılmış
Kayıp gitmiş üzerimdeki yorgan üşümüşüm biraz
Gördüklerim bir rüyaymış meğer ...





Refik
10 . 02 . 2019
İstanbul