2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
653
Okunma
terazisi eğri, bilançosu zarar
ve omuzlarımdan dökülüyor iken zaman
rabbine küs serçeyle geldin gönül yurduma
öncesi gaflet...
öncesi zillet olan bir geçmişten doğurdun beni
dudaklarım seni aminliyor, gelişine secde ediyordu kalbim
ilahi bir güç kuşatıyordu benliğimi
hala diri...
tövbe kapısında görmeliydin o an beni
orada nasıl eğildiğimi, görmeliydin...
sonra...
"Selam olsun hayatıma gelene" dedin
göğsüme çarpan his, dudaklarımı kurutuyordu
çöl rüzgarları esiyordu nefeslerimde
dilim ilk orada tutuldu benim...
ve dizlerimi titreten bir aşk doğuruyordu sözlerin
seni aminleyip dualarımda
bana gelişini tarifi olmayan hislerle kutluyordum
kurduğun hayallere yol olurken düşünceler
sabır harcıyla gönlümün duvarlarını sıvıyordun
çok güzel olacak diyordun...
öyle de oluyor...
sonrası bildiğin gibi...
önce adını unuttum aşk diye haykırmaktan
sonra kendimi unuttum sana aşık olmaktan...
gelişinle...
gayya kuyusundan kurtardım gülüşlerimi
Yusuf-i zindanlarda kırdım zincirlerimi
tağutun meydanında önce illallah,
sonra la galibe aşk diyerek... seni sevdim...
secdelerin bıraktığı alın izleri taşıyorum şimdi
eğriden doğruya yol olan su misali
hangi kaynaktan dökülürsem döküleyim
önce Allah’a, sonra sana yol oluyor yüreğim...
ömrüme gelen en güzel aşk
hakkı bulmaya en doğru vesile
olmasaydın aşk olmazdı dediğim
ve en sevdiğim duam...
cemrenin toprağa düşmesi baharı,
senin yüreğime düşmen aşkı doğurur...
ben ki... Semihhan...
karlı bir şubat’a doğan
kavgası büyük, yarası ağır
ve hayat sınavından kopya çekmeyen adam...
şimdi...
sana baktıkça mutluluğu kopya çekiyorum bakışlarından
fazla tabağın sahibi, köstekli saatin emanetçisi
ben işte...
doğurduğun aşkın sadık bekçisi...
5.0
100% (9)