...



bugün baldıran ağusu içmiş gibiyim
dilimde kekremsi bir tadla
düşlerimden tek tek düşerken ellerin
ve artık kalbimi avutamayan sözlerin
hep bilindik mecburiyetlerin
artık hiç birşey inandırıcı değil sevgilim
ne saatin tik takları
ne yazdığın şiirlerin tek tek nüshaları
ne de birlikte söylediğimiz şarkıların nakaratları
ve belleğime mıhlanıp kalan notalar


âhhh o çift bemol dominuslar
âhhh o çift diyez gökler
âhhh o geçit vermeyen es’ler


bu sabah gün’eşini terkeden kadın olarak uyandım güne
saat tam tamına dördü onsekiz geçe
seni seviyorum’u bırak
İyi geceler mesajına da rastlamadım
oysa sen uykumu şefkâtli gözlerinle öpmeden uyuyamazdın


...hani sevgilim


sesimi duymadığım gün kıyametin olurdu
kıyama dururdu ruhun bütün gün beni beklerken
ve secdeye alnını koyunca beni dilerdin Allah’tan hep
dillendirmesen de bunu ulu orta yerde
kulağımın en ücra köşesine aşkını fısıldardın
üç öğün
beş vakit
şifâ niyetine


sen şimdi aniden çıkıp gelirsin
elinde cam kavanozda en sevdiğim utangaç orkideyle
candan yüreğini kelebek tenli bir yorgan misâli serip benliğime
öksüzlüğümün hıçkırığını üşütmezsin bilirim
bilirim yetimliğimi bir güzel uğurlarsın
saçlarım sere serpe uzanmışken
parmaklarının arasında


ve gün eğrilmemişken dumanı tüten fabrikanın yamacında
ay anahtar deliğinden girecek kadar küçülmüşken
uyuyan güzel balesine davet ederken göl kenarındaki kuğular
ayyaş bir ördeğe kafa tutarcasına
en sevdiğimiz şarkıyı mırıldanırken kuşlar


tam melodinin dörtte üçlük kısmında delice nara atarken kalp atışlarımız
mucizevi miiii ye eşlik ederken dudak kıvrımlarımız yine delice birbirine koşar
bir çocuksu şımarıklık esir alır ahvalimin sırra kadem basan yanını
sanırım babam geldi
bayram sabahı coşkusuyla anadan üryan gülümserken gamzelerim





nagi han