2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1278
Okunma
bu denli yalın
bu denli uzak
içindeyken karanlık gecenin
ürpertiler ve uyanışlar dirilir
derilir bir ömrün acı ve tatlı meyveleri
ve de serilir altımıza birkaç milyar yıldır
anaç bir hasır olan toprak
ısırır gümüş dişleriyle ay
zeytin ve nar ağaçlarının dallarını
yoksulluk dağıtır durmadan yeryüzüne
tanrının yalnızlığını bize pazarlayanlar
şimdi uyusam gök yığılır üstüme
yummasam gözlerimi
güneşle bileylenmiş hançerler batar gözkapaklarıma
gecenin ortasından akar nehirler
ne masallar anlatır
kulaklarıma dökülür durur
yenilmiş isyancıların çığlıkları
zincir izlerinden bir alfabeyle yazılmıştır
insanlık tarihi
ateşin rahminden söküp çıkarmıştır
zihnimize sokup durduğu medeniyeti
kılcal damarlarımızda atom bombası denemeleri
beylerin paşaların verimli dölleri için
katliamlar sürgünler
ve bitmeyen bir yalan için demokrasi
yani celladın kâhyasını seçmek için
bunca uydurulmuş şey
inanılır şey değil
toprağın ve suyun tapusuyla doğuyor
bazı hergeleler
bazısı da çamur ve pasın alınyazısıyla
tanrının imtihanıymış bu
gel de inanma
sonsuz güzellikler için
sonlu dünyadan vazgeçmeyenlerin sözleri
sen kendinden geç yeter
yeter ki dönsün bu devranın çarkları
01 ocak 19
ali rıfat arku
istanbul
5.0
100% (7)