1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1512
Okunma

Mevsim döndü…/
Devretti yıldızlar şiirin üstünde
Ve devredildi her kaybedilen yalnızlık
Var oluş masalları gibi sahteyiz aslında
Yok oluşun kaçınılmazlığı kadar çaresiz…
O sebeple belki de
Korkuyla iniyor göğün katmanları üzerime,
Üstüne
Mevsimin cilvesi bir karanlık ;
Üşüyorum sanırım,
Üşümek sensizlikse…
Gün döndü…/
Muzaffer ve halaskar komutanlar gibi
Mağrur bir kadehe mahkum
İçimdeki tüm soğukluk ;
Ehli keyfin buza zaferi gibi
Saf ve serttir aslında tüm savaşların galibi…
Ve bilir misin ki
Bir parça mürekkebin
Birkaç tümceye galebesidir bu suskunluk,
Ve bu suskunluk aslında
Bir yudum anason eksikliği…
Çevirdi yüzünü benden içimin şarkıları
Bilmediğim lisanların
Tanınmayan
Ve hiç anılmayan yabancıları,
Tahta masaların kemirgenleri
Küf kokulu şiirler…
Ardın sıra,
Ağıt içre patladı
Dört duvarın kahkahası
Ve daha da acısı
Bir kadeh kokusunda saklanıyor
Mevsimin kusursuz sanrıları…
Hadi kalk,
Yazdan kalma bir günde
Arpayı kutsayan yalancı ayinleri terk edelim,
İnkar edelim bildiğimiz her ritüeli…
Koş-mak
Gitmek yada dönmek ;
Göç-mek
Yaşamak ve ölmek belki…
Su ve Buz gibi aslında
Mevsim soğuk,
Mevsim muzaffer
Mevsim, anason mevsimi…
İkibinonsekiz’in Aralık’ı
İstanbul...
5.0
100% (6)