Yaslamış’sın sırtını yüce dağlara
Serpilip uzanmış’sın düz ovalara
Sahipsin soğuk sulu yeşil yaylalara
Ne güzel ilçemiz’sin sen Seydişehir

Eti Alüminyum fabrikayla ünlen din
Mis kokan Leblebi’nle güllen din
Torosların bal peteği ile ballan dın
İsminle ayrı güzelsin sen Seydişehir

Seydiharun âlim gibi ünlü yatırın var
Baharda çayların çağlayıp coşar akar
Yüce dağların zirvesi bolca kar tutar
Konya’nın bahar gülüsün sen Seydişehir

Güzellerin kadife şalvar giyer salınır
Nohut leblebi Mercimek bolca bulunur
Karaman Bozkır Antalya yol ayrımıdır
Yolların mihenk taşısın sen Seydişehir

Horasandan çağrılıp gelmiş bir kişi
Diyarı Rum da küpe dağını görüşü
Emredince taşların peşine düşüşü
Seydiharunla kurulmuş bu Seydişehir

Gezdik doğal Tınaz tepe mağarasını
Derinden nefeslendik serin havasını
Mağara önünde doğal gıdalı lokantasını
Soğuk ayran içerek veda ettik biz Seydişehir.

Gördük mağaranın dikit sarkıt oluşumunu
Rabbimin bize tabiat nimetleri sunuşunu
Mağara içinde en sonundaki göl çukurunu
Büyülenip düşünerek seyrettim ben Seydişehir

Serpilmiş çalışkan insanlar otuz bir tane köye
Hududun uzanır ta Alacabel den Akseki’ye
Kuzeyinde Beyşehir gölü kuzeyde Soğla gölüne
Arazilerin geniş ve verimlidir şanslı ilçe Seydişehir

Bu garip ozan İsmail’in köyü yöreye yakın
Baharda dağlardan birbirine geliyor kokun
Tabakalarla alüminyum cevheri üretiyor bakın
Yöremizin ekmek teknesi’sin sen Seydişehir

22 MAYIS 1998 SEYDİŞEHİR