3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2169
Okunma

gayb’a dair düşler kuruyorsun; ki
umuda dair bütün yeminleri soluyorsun;
nuna ve kaleme andolsun, gayba ve kayba dair
ne varsa hepsi bizimdir.
diyorsun ki; yusuf’u arıyor yakub
ince bir gömleğe yüzünü sürmüş; hasretle
çiselerken yağmur, yüzünde damla;
titriyorsun, ıslak ve ince bir deri içinde.
ağlama demiyorum, ağlamalısın;
belki de en girift düşleri kurmalısın.
gayba ve kayba dair bütün herşey;
kurgulayabildiğin kadar senindir.
boşalan bir beyin mi; yoksa gitgide dolan
koca bir sünger mi; söyle sufi,
sıksan ne çıkar içinden; gayba ve kayba dair?
haydi; sık, sıkabilirsen.
ibrahimi görüyorum; yakan ve ibrahimi
bir o kadar ibrahim yapan ateşin içinde.
ağaçlar dal dal seyrine dururken; bütün sihirleri
bozuyorsun; gayba ve kayba açılan pencerenden.
dikenli telleri düşlüyorsun; ya da
telli dikenleri… bir soluk seyrederken alemi,
bir ağaç kuytusunda; sessizce izle;
bir şair, ağaçların fısıltısını dinlemekte.
gayb’a dair düşler kuruyorsun,
titrerken bir ıslak deri içerisinde; ey dost,
bütün girift düşleri -ve cümleleri- kurmalısın
şimdi söyle, boşalan ve dolan nedir?
ibrahimi seyret, ateşin güle döndüğü yerde.
yorulduğun yerde otur; ve dinle:
koskoca bir ağaç, sana seslenmekte.
mustafa nazif duran
5.0
100% (7)