2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1292
Okunma
kom bacasından tüten sitemkar duman kirletirken dünyayı
sarı topraklardan sulanmış sarı çamurlarla sıvarım
görmesinler diye duvağını
ellerimde katran karası ağlamalarını biriktirip
idam sehpasına adımlarken
bir neslin öncü oğlanları
ya da kesilesi bir sesi tıkarken çıktığı yere
sert bakışlı
katı giyimli amcaların avuçlarına ödünç veririm gözyaşlarını...
bir arınma telaşesi kaplayınca insanlığı
felaketler diz boyunu aşan yangınlardan ağar
ve yetmeyince söndürmeye kabaran okyanus suları
dalarım enginlere
boğulmakta nesi
nefesinle yaşarım!...
ben cehennemde yanmaya dünden varım...
bir begonya ağacı kadar diri kalırım ölüme
ve en az palmiye gibi yeşil kalırım yapraklardan öte
birde ada vapuruna son adımımda selamlamışsa güneşi
mağrur bakışlı afilli kadın
yani hayal perest kızkulesi
bir ölümde neymiş
insanlık için binlercesine varım
liğme liğme doğramalı etimi
bir kısmıyla üşüyen ruhları ısıtmak adına
üfür üfür yakmalı
ve beslemeli kalanıyla
sokak aralarında tüneyen aç köpekleri
ama sonunda adı konmalı
yitikliğin
ve kahramanlar analardan yeniden doğmalı
bir kom bacasından tüten asi duman kadar
patlamaya meyilli lavlarımın birikintisi
ya da sokak arası kerhanelerinde doğan bigarip çocuklar gibi
annelerin siyanürle yıkanmasını dilemeli
ve avuçlardan kayıp giderken
sarı çamurların yortusu
bir damla gözyaşı
becerilebilirse ağıt diye dökülmeli...