3
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1891
Okunma

I.
yerin kulağı yok
insanın içi fesat diye içerlendiğim bir vakit
güz kuşları uçuyordu göğün maviliklerinde
vuslatına ermek için barışın
II.
özgürlüğü gökyüzünde sanan herkes gibi
yuvası kundaklanmış köylülerden türküler derledim
saf bir çelişkidir gül ve suyun kardeşliği
mor masalların vaveylası
çepeçevre sarınca çocukluğumu
tütün bastım üşüyen yanlarıma
seni seven yanımdan kanıyorum şimdi
III.
batının alnında kara bir lekedir doğ(r)u
sararmış yaprakların hüznüyle haykırıyor tarih
ekşimiş içilmeye içilmeye kuyular
boynuma dolan ip kavmimden kalma
seni bir masalda unutmuş annen
dolu dizgin koşuyorsun
~kırmızı ~
rugan ayakkabılarla
~bir yaprak kopartıyorum sensiz geçen günlere
anla
IV.
dağın yalnızlığıdır
kürdi makamındaki ıslığım
ki ıslığım sevdanla pişer
serin serin akar ırmaklarında
kanlı dudağından öpsem
ve göbek deliğinden dolu dizgin
ölmeden cenneti görürüm sevdiğim
V.
"dünya haindir" diyen
ninenin nasırlı elleri düşünce omuzlarıma
karanlık en can alıcı uğultusuysa seslenir
’derine dal en derinine sevdanın "
başı ve sonu olmayan bir masal gibi gri
şehvetin ıssızlığı kadar kırmızı gözlerim
VI
beni unutma
acı; bir bumereng gibi içimde
asi yüreğimin haykırışlarını
gözyaşlarımı
uzadıkça bir yük katarı gibi
çoğalıp çağalıp taşan sevdamı
ellerimin çapraz sorgusunu
suskunluğumdan akan isyanımı
gözlerimi
ellerimi
görmezden gelme
düşerim kör kuyulara
düşüşüm sonum olur
VII.
nasılda hoyrat akıyor
sevinci ve ellerimi törpüleyen zaman
kadim bir kentin uğultusudur
takvim yapraklarının bahtına yazılan
bir mektup yazıyorum titreyen ellerimle çocukluğuma
ne sen okuyorsun yalnızlığımı
ne de hapishane koridorlarında babam
5.0
100% (15)