20
Yorum
45
Beğeni
5,0
Puan
1826
Okunma

kim görmüş ki
tek düze bir his yumağında ki maceracı tutkuları
eleman dedikçe üstümüze çöker
yerden fırlar gibi böğrü deler hüzünleri
sevmediğin bir ot gibi de hep burnun ucunda biter
sesi bile insanı rahatsız eder
renginde karadan başka yok ki tümden tüketmiş albenileri
karanlık bir gece gibi seçemezsin de ne mal olduğunu
bukalemun gibide renkten renge girer
kaçarsınız ya şerrinden biteviye
o özlenmişçesine çöker önünüze sebepsiz
haksızda değil aslında
kamçılandıkça koşar ya hayvanlar
o da öyle bir şey istenmedikçe yılışır da durur
Yüreğimi tarumar etmiş olan kadın
düşünüyorum da bir hissiyat bulamıyorum
hiç bir şey de hissetmeden sevgili de olunmaz ki
zoraki duyulan sevgiyi ne yapsan da yeşertemezsin ki
kim ne der ne söyler ben bilmem
ruhum tarumar biçimde allak bullak
İçimde ki duygular kara kışı aratmaz
bir zemheri ağacı gibi yaşam için budanmayı beklerken
tereddüt üstüne tereddüt yaşıyorum
korkularım kemirişte bitiriyor içimi
beynimde bin bir karınca geçmişin artıklarından
her an çığlık çığlığa yırtınır nefes alışlarım
gönlümün kuşuna bir kafes ararken
yaşamımda ki kısır döngüden
hüsrana uğramış varlığım sürterde durur kaldırımlarda
oysa ki
bir kafa kağıdı olmalı tutkusuna ibanlı
belki de atacak üstünden tüm yüklerini
gönül ferahlığı ile sarılacak ruh ikizine
sert bir kaya gibi aşınmaz olmalı kişilikte
nefesime sıcak bir nefes
gönlümle yücelecek bir prenses
baştan aşağıya gül kokmalı endamı
tepeden tırnağa ıslatmalı beni fazilet sağanağında
ruhumun içinin de içinde has bir yer bulmalı
verimli bir toprak misali
mahsulden cimri oluşta kaçmamalı
yedi veren güller gibi daima üretmeli
yalnızlıklar eş yoksulu kor bir od
geceler örter içimdeki biteviye özlemleri
bir yangın yeri gibidir sevdasızlık
sonsuzluğa üflenen vuslatıma erişe bilmem ne mümkün
ellerim çorak bir toprak gibi hasret kaldı sevginin ısısına
kavuşmalar kaçarken yakalandık aşkın cürümüne
böylesine yakışta kavuran bir özlem çökmüşken yüreğime
umutsuz günlerin elinde kalakaldım çaresiz
çıldırıyorum
yürekte ki bu son umut
tükenişte giden istikbal
hüznü sen olan bir yaşamla
çaresizlik tütüyor benim burnumun ucunda
sahnede her an bir dram şiir
geleceğim bir zalimin dilinin ucunda
elmam kırmızı değilmiş meğer ben aldanmışım ham olana
ani bir şaşkınlık taş gibi düşerken akılsız başıma
demek ki dümensiz açılmışım ben denize
bu sahilde yanlış
asılsam da yeniden kırık küreklere
dibe battıkça anlıyorum ki bana ait değilmiş bu haspa
halen daha sızlanıp da duruyor musun sen gönül
sen bile bile isteyerek düşmedin mi bu tamu kuyusuna...
(30.07.2018) AZAP...
5.0
100% (38)