1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1376
Okunma

Bu şiirde kendi köyümü anlattım. Köy meydanından geçiyor insanlar, ben seyrediyorum. Şiirde geçen karakterlerin hepsi gerçektir. (Çanakkale/Yenice/Sofular Köyü)
Bir bebek doğdu
Bir akşamüstü.
Güneş geri geldi.
Annesi gülümsedi
Bir ihtiyar dönüp geriye baktı
Bir akşamüstü
İçi burkuldu
Güneş söndü
Bir kadın eskiden
Geçtiği yollara baktı
Göremedi tozlandı yüreği
Genç kızlığını kovaladı gözleriyle
Göremedi hızlandı yüreği
Bir akşamüstü
Bir yalnız adam ağladı
Ağladı yalnız
Akşam da ağladı
Gözyaşlarını karanlığa akıttı
Bir akşamüstü
Birisi sessizce ayrıldı Dünyadan
Güneşte öldü
Bir akşamüstü
Bir yaprak rüzgârsız düştü
Bir akşamüstü
Ağacın soluğu kesildi
Çığlık attı sessizlik
Geç kalan çoban sessiz ağladı
Aç kaldı gece
Gece çobana ağladı
Bir akşamüstü
Bir baykuş güne başladı
Eski bir evin bacasında
Gözleriyle bir çizgi çizdi
Çapraz bir iki çizgi
Yani çarpı oldu serçe
Bir akşamüstü
Bir köpek yalnızlığına havladı
Bir akşamüstü
Öksüz sesi yankılandı gecenin içinde
Köpekliğinden utandı eli taşlı adam
Bir kuzu anasının sesine karşılık verdi
Bir akşamüstü
Bir destan okudu anası
“Koyun gelir yata yata
Çamurlara bata bata.”
Gelin Ayşe çok oldu sele kapılalı
Nişanlısı evleniverdi
Bir akşamüstü
Bir akşamüstü
Sis çöktü köyün üstüne
Kahvenin önünde Ümmetin Memet
Sandalyesinde kıpırdadı
Zoraki aralanan gözleriyle baktı mezarlığın yoluna
Kulağındaki kirli pamuğu
Tepti iyice yerine
Akşam ezanı duyulmadı
İmama uyulmadı
Hakkıcık Hakkı yollandı evine
Bir akşamüstü
Ekmeksiz çorbasız odunsuz
Yamuk basarken
Yamuk bacakları
Yamuk dünyanın yükünü çekerken
Yamuk yamuk düzledi hayatı
Neden yamulduğunu bilmeden
Deli Mıstava yem attı güvercinlere
Kerkenez kuşuna bir küfür salladı
Bir akşamüstü
Okuma yazması yoktu emme
Bilebilmişti Arabistan’ın yolunu
Okuyamasa da cep telefonundaki numaraları
Dönmüştü leylekler gibi aynı köyüne
Ebceti iyi biliyordu
Elhamı da
Okuyordu anlamını bilmeden
Cennet garantiydi görmeden
Kılıç Dede hızlandı yetişmek için namaza
Bir akşamüstü.
Bastonu daha hızlıydı Kılıç Dede’den
Aksakalı arifti
Kendisi gibi ağırbaşlıydı
Ayağının altındaki yol
Hiç bitmemişti
Sütünü zor yetiştirdi Goca Bekir
Bir akşamüstü.
El arabasını bir çocuk sevinciyle
İtelerken
Süt üretmişti birkaç kilo
Bir derenin suyunu bulandırmıştı
Ağlatmıştı balıkları ve de kurbağaları
Arkasındaki pisliği görmemezlikten gelerek
Bile bile
Bir akşamüstü
Kambur Emin çekip gitti
Bir akşamüstü
Sırtındaki kambura inat
Dürüst adamdı.
Belki de tek cennetlik adamdı
Bu Dünyada karınca gibi yaşadı
Adam gibi öldü
Güneş bile ağladı
Kiremitlere Güneş damladı.
Bir akşamüstü
Kör Memedin evinde yanmadı lamba.
Bir akşamüstü
Çakmak çakan birisi bulunmadı
Sessiz ve yalnızdı ölüm
Yalnıza daha yalnızdı gece
İsli çıraların gökyüzündeki izi kayıptı
Körün ışıkla ne işi olurdu
Körün ışığı olurda
Görenin olmazdı
İstisna yaşamadı Allahın körü.
İstisnasız öldü
Bir akşamüstü.
Bir çocuk peşine düştü ekmeğin
Bir akşamüstü
Anasının tembelliğini tamire düştü
Köy yerinde köy ekmeği
Ne gezer!
Çocuğun anası mahallede gezer.
Yoğurdu dedesi ezer
Ağlar ekmek
Bir akşamüstü.
Doldurdu suyunu Âşık Memet
Cazladı gitti külüstür motoruyla
Bir akşamüstü.
Başladığı yere döndü Berberin Hasan
Süt sağmayı da öğrendi Allahın tosbası
İneği yeniden keşfetti
Öküzlük hâlâ pirim yapıyordu
İstanbul’un taşını toprağını yaladı yıllarca
Aşınmış dilinin tadını arar şimdi
Çocukluğunu yitirdiği yollarda
İneğin ardına yapışık gözleri
Bir akşamüstü
Efe Memet yaktı cigarasını
Onun bildiği yok başka
Bu Dünya’da
Ufuk çizgisi kadar dünyası
Elinde yetkisi var
Başbakanı seçecek kadar
Torunu ağlar işsizlikten
O gider burnunun ucunda
Bir akşamüstü
Yusuf Ziyaların Memet,
Durmuş Dayı’sına söyledi çayını
İkiz kuzulayan koyununu değişmez hiçbir şeye
Hiçbir şeyi çoktur Memetin
Hiçbir adım gitmese de hayatı
Kuzularını sever
Çocuğundan bir gram fazla
Sever
Ve
Döver
Bir akşamüstü
Çingen Amet zor topladı
Çocuklarını
Bir akşamüstü
Gününü yine yemişti
Yavan ekmek
İçmişti
Köpek öldüren şarabını beleşe
Bilek gücünü unutmuştu
Midesinde
Eli boştu yine
Bir akşamüstü
Tavukları çoktan tünedi köyün
Köyün insanları
Tavuk gibi erken girdi yataklarına
Örnek tavuk uyumaya
Uyumaya örnek tavuk
Karışık iş
Karışık hayat
Yaşamak gibi hayvan
Hayvan gibi yaşamak
Bir akşamüstü
Bir akşamüstü
Pinirci Yusuf bir köpeğe ekmek verdi.
Köpek kuyruk salladı
Kıçını kıvırarak
Belli etti yavşaklığını
Ekmek yavşak doğurdu
Bir akşamüstü
Tükendi gün.
Gece topladı insanları
Zifirî karanlık hayatları.
Sabah yeniden dağıtmak için
Dağınık hayatın dağınık insanlarını
Dağıttı yataklara
Bir akşamüstü
Yarın yine bitecek
Yeni bir yarın gelecek
Bir akşamüstü
Akşamüstü
Yeniden yaşanacak
Akşamüstü
Yeniden çizilecek
Bir gün bittiğinde
Bir akşamüstü
Ölüme yaklaştığınızı düşünmeden…
Hep aynı şeyleri yaşadığımızı anlamadan
Yaşamayı anlamadan…
Anladığımızda
Çok geç olacak
Bakıp görmediğimiz aynalarda
Tükettiğimiz hayatımız
Hangi mutluluğu yansıtacak yüzümüze…
Niye yaşadığımızı
Niye yediğimizi
Niye içtiğimizi
Anladığımızda
Çok geç olacak
Bir akşamüstü
Geç olacak!
Ot gibi yaşayanlar
Ot gibi ölürler.
Köyün ortasındaki meydan
Ot gibi yaşayanlara
Ağlayacak
Bir akşamüstü.
Sabah olunca da gülecek.
Zaman değirmeninde öğüttüğü
İnsanlara gülecek.
Boş yaşayanlara daha çok gülecek
Bir akşamüstü
Zaman öğüttüğü bir kişiye üzülecek
Kimse fark etmeyecek
O kişiye
O kişi daha çok üzülecek
Bir akşamüstü
Akşamüstü
Yine gelecek.
Gelecek
Sabahı müjdelemek için.
Bir akşamüstü.
Bir Güneş daha ölecek.
Akşamüstü de ölecek.
7.01.2011/Kepez/Çanakkale
5.0
100% (2)