Pabuç pahalı, ayaklar ucuz, yürümen acı, gülmen sislidir
Seni fırat tımlamadı, aras kesmedi
Şık gidiş, yaman doğuş, hayal ediş
Bunda çoğalır iki hatıra, bayıltıcı
Salyalar ağız süsletir, kelime esnemesiyle güplenir pabuçlar

Ayaküstü oturmalar, fiskoslara, katı gülüşlere katılınca
Deri toraksız, torbalar aşsız, çizilen yazılar muratsız kalınca
Arsızlar, artistler bey basılınca
Mertler toprağa kavuşunca, kıymet bildin bu yolcu girdab seli
İlaç bildin bu asi otları, otlakları

Yolda basılan pul, bankerleri aratınca
Milyonlar etrafa akınca, diri diri adam sandın
Yıldırım gibi çark ettin, bu dünyada, öksüz kancalarla
Kefenine doladın yetmedi, ağzına köklettin

Bura gelen seni solucan sandı
Gittin gide kendini bey sandın
Kağıt gillerden örülen dünya, seni gönlü belleyenleri önden yollada
Arat ırgat anlasın nazını
Bey etsin seni toprağa, kavga etsin

Aman erkenden dal bu dünyaya
Sana kalmadı bu dünya!
Kimseye kalmadı ha...
Anlamadan daldın pul gillere
Aklın aldı pul, kaçıttın anda
Sormadı seni, dünden akletmedin
Boğazlarına saydın, gene çivi ettin
Boyu boyu huyundu bu dünya
Ah pabuçlu dünya