'bir eflatun ölüm'
bir kalbinizin olduğunu unuttuysanız
beslemeyin artık göğsünüzdeki cehennemi dedi ve döndü sırtını gitti derviş hû zikrinde terse yatınca yüreğim kalabalıklar içinde yalnızlaşıyorum kemiğe dayanan bıçak izidir sözcüklerim incitmemek için kendimi susuyorum yalnızca gülün kalbini okşayan ’eflatun bir ölümdür’ soluğum kırılmaya yüz tutmuş bir ağaç gövdesiyim yoksa içimi çürütüyorum ateş ve kül ertesi kavmim recm edince kimliğimi yağmurlar yeşil yağar kangren ironi sokağına ’dokunma dersleri’nden sınıfta kalan karanlık bir yüzüm var şimdi ellerim nasır yüzüm hüzün de’senli yara bizi ölüm p/aklar kuyular Yusuf dolduğunda |