2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
2061
Okunma

kayıp bir kentin
ıssız
sahipsiz
loş sokakları
ve bilinmedik
adı konulmamıs gri mevsimler
sancılı bir gökyüzü
tenha bir gülüş soluksuz gökyüzünde
renksiz bir ucurtma
çok uzaklardan gelen belli belirsiz kahkaha sesleri
rüzgarlara karışan
hıçkırıklarla solan bir zamanlar
silinen anlardan sıyrılan mekanlar ki
yine ıssız
tarifsiz bir boşlukta darmadağınık
dünya bir veda gezegeni sanki
baharsız buruk gülüşler
sanki güldürmeye sırlar
mutlu mevsimlere asırlar var
ve sanki
hiç yaşanmamıştı o bir zamanlar
çaresizlik !
bir deniz özlemiydi oysa
okyanusta her bir damlanın
daha yaşanamadan biten nice anların yoksunluğunda
bir şiir di belki de bu henüz yazılmamış
rüzgar ,
henüz söylenmemiş bir şarkının nağmelerini
öğütüyordu zaman çarkında
Ve söylenmemiş sevdaların doğmamış bir şairi
büyüyordu büyülü bir döngü de
cennet nağmelerini yırta yırta hem de
’ kaybolan yıllar içinde kayboldum ’ demişti bir şair
ya bu şehir
ya bu kimsesizlik
ses ve nefeslerden uzak düşen bunca sokakların çaresizliği
ya bu kırık yollar ve bulutlar
ki, unutulmak da değil bunun adı
kocaman bir yalnızlık
yürekte sökük yerleri
cehennem atesleriyle yamanmis
cebinde asla düşünülemeyen bir şiir
ve silinmiş artık
asla yazilamayan kelimeleri
kendi anılarını yazmalı şimdi
avuntusuz acıların kaybolmuşluğunda
yalnızlığını
Bir yağmur gerekli şimdi belki de
küflü yalnızlık şarkıları söylemeli
plakları eski bir laterna
bir yağmur başlangıcı
ya da
bir tavan arası yalnızlığı tadında
margarettaların narin kucağında
uyumalı artık bu kadim yalnızlık
‘’sus’’ deyip içine döndüğünde insan
ilkin insanın yalnızlığı vurdu güneşi
ve henüz sabah olmadan
ve doğmamış bir günün ardinda
plakları güller açan son bir laterna
şehre gülümsüyordu …
şimdi susar bir şiir !
ağır ve tatlı bir melodi ki
nice zamanlardan
yalnızca yağmurun fısıltıları …
...
...
Bu şiiri, baştan sona birlikte kaleme aldığımız değerli şair dostum Ayşegül Aşkım KARAGÖZ’ e yürekten teşekkürlerimle ...
5.0
100% (7)