2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
899
Okunma
her geçen zaman
içimdeki yaralar biraz daha çoğaldı
kaç zamandır elimi tutan olmadı
arkamdan koşan
düştüğümde
canım acıdığında
kalbimden sızan umut
gittiğim yollarda hep pusulam oldu
umudu kaybedip
kendimi aradım
kendi kendime yetmediğim bir yaşamdan gelmiş gibiydim
yüreğimde insan kesiği taşıyordum
ne kanayan bir yaram vardı
nede kabuk bağlayan yaram
içimde kırılan bir yaşamı tartıyordum
bir nefes ağırlığından öteye geçemiyordum
nefes bu kaç gram gelir ki
karşımda duran dağlara bakıyorum
ne kadarda heybetli duruyorlar karşımda
sırtımı yaslasam sırtımı korur biliyorum
yüzümü dönsem yüzümü korur gibi
ne yaparsam yapayım bir yanım düşmana hedef halinde
elim ayağım birbirine karışmış halde
dolambaç bir yolda yürüyorum
sonra boğulacak gibi oluyorum
boğazıma takılan bir cümleyi yutkunuyorum
pes etme diyordu
bu yaşamın akşamını da gördüm gündüzünü de gördüm
güneşini de gördüm çiçeğini de
kuruyan ağacını, solan yaprağını
yağan yağmurunu, fırtınasını
karanlığını
ve sesini
ve susuşunu
gördüğüm her şey bana düşman oldu
duyduğum her ses sağırlaştı
dokunduğum her şey elimde soldu
baktığım her şey kör zindan
yine önümden geçen bir hayata el sallıyorum
bazen kuşlar gibi kanadım olsa diye düşünüyorum
sonra insanlar tarafından kanadım kırılır diye aklıma takılıyor
kalp kıran insanlar
insanı öldüren insanlar
sonra sustum
sonra kendimi aradım
sonra kendimi kilitledim bir yalnızlığa
dilime kilit vurdum
konuşmadan kendimi aradım
yüreğimde insan kesiği taşıyordum
günlerdir kendimi bulamadım
iç sesim yaşamadığımı
dış sesim hiçbir şeyin bitmediğini söylüyor
bense iç sesim kadar ölü
dış sesim kadar umutluyum
ibrahim dalkılıç
15.05.2018
00.01 izmir
5.0
100% (2)