0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
959
Okunma
22/a
Cide denen gizemli bu sahil ilçeye geldiğimde
17 Nisan mevsim bahardı yamaçlar alabildiğine
çeşitli çam kestane yeşil sahiller defne kokuluydu.
Nisan yağmurundan yollar batak çamurdu
Karadeniz kime kızmış,neye içlenmiş ise
ağzı köpük köpük hırçın homur homur’du!
masalların ejderha’sı mıydı, kükremiş
yeleli bir arslan mı kaplan mıydı neydi,
ilk kez görüyordum,korkuyor ürperiyordum!
homurtusu’ndan haşmetinden savrulan dalgalar
sahil taş setlerine toslayıp duruyordu, döne döne!..
Beri yandan ilçenin doğusundan sabah güneş doğuran
Gebeoğlu’nun başı alaca bulaca bulutlar ve kardı!
bahçeler tanımı dile gelmez demet demet çiçekti!..
Görev yerim olan noterlik hizmet yerimiz daracık bir odaydı
ama olsun’du içeride güzel birhilal mehtap aydınlığı vardı
adı yeşim imiş,’yeşim, yasemin çiçeği’ dedim içimden
Yediveren gül sarmaşığı gibi; dört yıl,dört ay kopamadım
bu iklimde, bu doğa ve bu hilalay güzellikte kalmışım!..
Sen bin yaşa yeşim taşım yasemin çiçeğim, hilalay’ım!
Nisan 2001 / Cide