12
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
1186
Okunma

büyümekten korktu çocukluğum
baharın gelmesinden, gülün açmasından
az olmasından mı yoksa gülü yürekten sevenin
gördüğünden belki de
ayak altında çiğnenen yapraklarını
dalıyla nasıl kırdığını hoyrat ellerin
bütün çocuklar can atarken büyüyeyim diye
onun elinde hep oyuncak bebek oldu
koca kız oldu atmadı elinden
bırakırsa göreceklerdi
çocuk halinden çıktığını
değiştiğini bakışlarının
artık coşkuyla kahkahalar atıp
gülemediğini
oysa büyüdü bebeği
ona sütyen bile dikti
o büyüklerin giydiği
genç kız gibi taradı saçlarını
dudaklarını boyadı
arkadaşı oldu
duyumsadı kim bilir
kadının yaşaması zordur burada
adımlarını özgür atması
dağıtarak saçlarını
rüzgâra karşı yürümesi
ki baştan kesikti yolları
nereye adım atsa
bir yol kesen bulunacaktı
bir tepesine binen
o özgür kanatlı kuşlar gibi olmak isterken
kanadını kolunu kıran
on dört yaşından on beşe
girmek istemedi
burada kızlar on beşinde satılıyor
everiliyordu
bir hayvan bir eşya değildi o
ne satılır
ne evlenirdi
büyümemek için şiirler yazdı
çocuk yüzlü resimler yaptı
yine de
zaman onu da çengeline takıp aldı
saymadı küçücük yüreğini
hayatın avusunu sundu içirdi
zehirlendi çocukluk
neden boyadı gözünü kirpiğini
soyundu leyla’lığa
oysa mecnun tıfıl bir çocuktu daha
hiç de büyümedi
sevdi sevildiği kadar
büyüdü
sevda büyüktü çünkü
o dünyayı, dünya onu döndürdü
bayılıp ayıldı
baktı yanına gökten düşen adama
o değildi
çocukluğunu uğruna terkettiği
okkalı bir tokat yedi hayattan
kendi iyileştirdi
yüzündeki morluğu
yine de kaldı
yüreğinin bir yerinde o çocuk
gördü kanayan yarasını
28. 02. 2018 / Nazik Gülünay