2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1648
Okunma

ŞIRNAK İLİMİZ’ DE GEÇEN BİR GÜNÜN. KISA HİKAYESİ
2017 Yılının sıcak mı sıcak bir Ağustos günü, çalışmak bahanesiyle Şırnak’ ka düştü yolum. Malum hayat şartları… Sizi nereye iterse o yüne gidersiniz. Bir ay gibi bir zaman içersinde Şırnaklı Sosyoloji mezunu ve atamasını bekleyen bir öğretmen adayı ile arkadaş olduk. Ahmet bana boş kaldığımız zamanlarda bölge ile ilgili rehberlik yapıyor, şehir, şehir geziyor bol, bol fotoğraf karelerine sıkıştırıyorduk her yeri. Yazıyor, çiziyor ve akşamları da bir kafe de, bol bol muhabbet ediyorduk.
Günlerden; boşta kaldığımız bir gün Ahmet beni telefonla ardı ve dedi ki; “ Ekrem abi bu gün hava çok güzel. Bizim bağ yakındır İncirler ve üzümlerde oldu, bugün bizim bağı gezeleim üzüm ve incir toplayalım ne dersin?” kabul ettim.
O gün saat on gibi, yiyeceklerimizi ve içeceklerimizi hazırladık ve bağa gittik. Biraz dinlendikten ve ekmeğimizi yiyip çayımızı içtikten sonra; incir ve üzüm toplayıp, tam geldiğimiz yerden geri dönecektik ki; arkadaşım fotoğraf meraklısı olduğumu bildiği için; hemen bulunduğumuz bağın üstünde Namaz dağının hemen altında ilginç, aynı zamanda içleri üstünden oyuk kayalıkların olduğunu söyledi. Ben bunları duyunca dayanamadım ve gitmeye karar verdik. Patika yollardan Razok mezrasına ulaştık. Mahalle içine girince, mahalle sakinleri bize soğuk ayran ve çay ikram ettiler ve sonra hemen, biraz yürüdükten sonra üstünden delik olan ilginç kayaların olduğu bölgeye ulaştık. Bol bol fotoğraf çektim.
Tam döneceğimiz anda; bulunduğumuz yerin doğu istikametinde olan, Cudi dağından bir helikopter çıktı ve tam üstümüzden geçerken fotoğrafını çektim.(Turistik alanda geziyoruz ya, problemsiz bir memlekette yaşıyoruz ya) bizi görmüş olacaklar ki; on dakika geçmedi siren sesleri duyuldu. Arkadaşım Ahmet dedi ki; “Ekrem abi bizi alacaklar” Neden dedim, biz ne yaptık ki. “Fotoğraf çektin ya, bizi gördüler işte” der demez aşağı da sözünü ettiğim ve panzerle gelen beş maskeli Çevik Kuvvet Polisi bizi çember’e aldı. Silahlar üzerimiz çevrildi ve etrafımız çembere alındı.
Önce Elimizdekileri aldılar, bileklerimizden kelepçeli doğruca en yakında bulunan ceza evinin karanlık bölümüne çektiler. Sorgu sual, araştırma vs. saatlerce bekledikten sonra bize bir rapor imzalattırılarak serbest bıraktılar.
İşte bununla ilgili birkaç fotoğraf karaesi ve kaleme aldığım iki deneme türünde şiirlerim.
MASKELİ BEŞLER
Gezerken Razok mezrasında Ahmet’ lerin bağında
Üzüm, incir, toplarken ellerimiz
Güneş ısıtırken bedenimizi tüm sıcaklığıyla
Duyuldu siren sesleri, bir anda iki panzer...
Bir de baktım ki; sardı etrafımızı, maskeli beşler
Tutuldu yüreklerimiz, kelepçelendi bilekler
Tutulduk götürüldük, karanlık bir yere
Gökyüzünden sızıyordu ışıklar, daracık pencerelere
İndirdi yumruğu maskeli beşler, baktı gözlerime arkadaşım Ahmet
Patladı dudağı, kan oldu yüzü, düştü yerlere
Kimdik biz, ne idik ve neyin nesi, sorgu sual
Kuru bir ağaç kesildim, kızardı yüzüm Ahmet döğülürken
Yüreğim sızladı, incindi yüreğim, en derinlerden
Bir hışım ki; saldırganlık, anlamadan, dinlemeden, maskeli beşlerde
Görünmez oldu yer ve gök, gözlerim karardı, san ki çıktı yerinden
İşte o gün; saatlerce saydırdılar bizi yerimizde
Tutuldu ellerimiz, gözlerimiz velhasılı dilimiz de
Akıl durdu, dil sustu, kulak sağır oldu, düşünemez oldu aklımız
Bir rapor imzalattılar bize, bilirim şikayetimiz yoktur dedik
Sonra bıraktılar bizi, yürüdük ağır, ağır bir patikadan evlere
BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİLDİ MAKSADIMIZ, ÜZÜM YEMEK DE DEĞİLDİ
Bazen nasılda zordur bilir misiniz küçük bir cümle yazmak
Yüreğin konuşsa da, dilini sustururlar yazamazsın
Dilin konuşsa da, yüreğini sustururlar yine yazamazsın
“Tutuşur dizeler”in alev alev yanar, yıldız olur kayar ya hani
Tutuşur bileklerin, sıkışır , damar damara yapışır, yok olur ya insanlık
Sonra birleşir ellerin, ısıtır birbirini, istesen de yumruğunu sıkamazsın
Bağcıyı dövmek değildi maksadımız, üzüm yemek de değildi
Bağcı da bizdik, bağda… bağa eğildik, kopardık salkımları bir bir
Sonra ayrıldık bağdan, yürüdük beraberce patika yollardan
Kınından çıktı silahlar, döndürdü duvara, kolları bağlı bir canı
Kundakladı ellerini arkasından, zamanın eşiğinde, kinlendi yürek
Kayıp gitti ufkun arkasına tatlı duygular
Umudun yeleği asılı kaldı boynunda, bağda kaldı üzümler
Tozlar yağdı gökyüzünden, kirlendi yürek, kinlendi düşünceler
Ekrem SAYGI
28.08.2017 Şırnak
5.0
100% (3)