12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1461
Okunma
“küçüklüklerimizin uçsuz bucaksız bahçeleri
büyüdükçe, bakımsız avuç içlerimize nasıl da sığar”
o bahçelerde bir gün yaşarken sıcaklığını kucağında
nereden gelip de konuverdi birden o ölüm kuşu aklıma
hani bırakıp gidersen diye düşündüm günün birinde
ben ezberimden hangi duayı dökerdim gözyaşı olup üzerine
“ bir dua daha öğret bana gitmeden, karşılıklı yatarken”
off, şimdi sırası değil biliyorum, daha büyümedim
hayatın kendisi başlamadı, şimdi her şeyin önündeyim
ucu zehir dokulu zıpkınlar düşlerimi parçalamadan
öğretiyorsun bana denize ulaşmayı, bataklıkta kurumadan
“olur ya delikanlılık bu, bir köşede kanayıverir yüreğim”
karanlık sofralarda sırdaş olurken sarhoşluklarıma
ucuz şarap ve elinden dökülmüş izmarit kokulu salatalarla
yeni güne dönme zamanı çoktan geçmiştir saatin
sıkıldığından mıdır nedir el sallayıp birden gidiverdin
“uzat son defa öpeyim ellerini, yarın olmayacaksın biliyorum”
bir sabah açarsın gözlerini, bütün bentlerin yıkılmış
ne kadar gülebilmişsen o güne kadar yerini gözyaşı almış
fasıllar değişmiş ıssız yollar boşluklara açılmıştır
dünyalara sığmayan o güzel yürek bir avuç toprağa saklanmıştır.
“küçüklüklerimizin uçsuz bucaksız bahçeleri
büyüdükçe, nasıl da gölgesiz çöllerde hayale döner”
* Teyzeme 3 Kasım 1973 için
CEVAT ÇEŞTEPE