Hey kara sevdalım, hey Acıpayam!
Göñlümü göñlüñde yayladığım hey!
Şahidim taş armut, gabardıç, payam
Candan aziz bilip sayladığım hey!

Namerde acımam, etme itiraz
Az gelir gâvura yaptıklarım az
Eyvallah, doğuştan asiyim biraz
Germiyanlarını payladığım hey!

Kaderiñ cilvesi, feleğiñ nazı
Olmuşum derdiñe, çileñe razı
Elimde atamıñ üçtelli sazı
Türküler yakarak, söylediğim hey!

Hasbihâl ederiz toprak anayla
Mâni, destan, masal deriñ manayla
Düğünde dernekte davul, zurnayla
Eşini dostunu soyladığım hey!

Oğuzuñ soyundan gelen huyunu
Evkara, Dodurga, Garkın suyunu
Kayı, Kınık, Yazır, Avşar… boyunu
Dedem Korkut gibi boyladığım hey!

Ovaya dörtnala koşturan Malı
Ardında Eşeler beli kamalı
Gireñiz Vadisi Bozdağ temalı
Honaz’ı ağabey eylediğim hey!

Yalan değil biñe dayandı yaşım
Hasretiñ sırdaşım, davañ yoldaşım
Ölümüne yurdum, ekmeğim, aşım
Bahtını bahtıma peylediğim hey!

Diñle ahvalimi börtü böcekten
Koyundan, keçiden; işbu Yörük’ten
Şu kahpe dünyada sahi, yürekten
Sevmekten başkaca n’eylediğim hey!

Yalan mı adıñı hep añdığımsıñ
Uğruna kanlara boyandığımsıñ
Aşkıyla tutuşup da yandığımsıñ
Göñlümü göñlüñde yayladığım hey!

15.02.2018
Salih ERDEM