0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
840
Okunma
sonra yüzün avuç içimde yankılanırdı
ikimizde uçmaya çalışan ürkek bir serçe gibiydik
sonra yürürken bir şehri hızlı adımlarla
yanlış adreslerde birbirimizi kaybediyorduk
sanki bütün caddeler siyaha boyanmıştı
bütün çiçekler solmuş
bütün çocuklar sessizliğe bürünmüştü
biz ikimiz bu şehirde yapayalnızdık
sanki hiçbir şey söylenmemiş
hiçbir söz verilmemiş
hiçbir şey yaşanmamış gibiydi
büyük harflerle küçük sevinçler yaşıyorduk
küçük harflerle büyük üzüntüler
bir pencere ardından hayatı izliyorduk
hayat elimizin arasında akıp gidiyordu
neyi nasıl yaşamalıydık onuda bilmiyorduk
güneş her gün doğup, her gün batıyordu bu şehre
takvim yaprakları, mevsimler değişiyordu
zaman su gibi akıp gidiyordu
biz bir kapı eşiğinden sızan rüzgar kadar sessizdik
soluk soluğa nefessiz kalıyorduk
toprakta tohum olmak, çiçek açmak filizlenmek vardı şimdi
sonra yüzün avuç içimde yankılanırdı
sesin sesimde bir çocuk ağlaması gibi
ve hiç tanımadığım bir çocuğun sesinde
hiç bilmediğim bir hüznü yaşıyordum
yürüdüğüm her şiirde seni yaşıyorum
içtiğim her su sen gibi, giydiğim her elbisede kokunu
yattığım ranza göğsün sanki
pencereme konan kuş seslerinde sen varsın
ve sevdadan geçmeden daha
bir bir sensiz kalıyorum bu limanda
demir almış bir gemiye
deniz çok güzel demek gibiydi sensiz kalmak
sonra yüzün avuç içimde yankılanıyordu
biz ikimizde bu şehirde yapayalnızdık
ibrahim dalkılıç
10.01.2018
21.55 izmir