bamb
aşka bir duruşun var
ben, peygamberçiçeği açıyor diyeyim
-anlayan anlar-
yalaz yalaz yanan yaz ortasında
bir görenin bir daha unutmadığı
bir sarılışın var ağaçlara
ıpıslak, ısrarcı sesleriyle
sokakları serdengeçti sloganlarla dolduran
ülkemizin en dinamik katmanlarını
kanasıya koklayışların
zayıf düşmüş her canlıya
ateşe koşan pervâne sanki
heyecanlar yüklü dokunuşların
despotizmin kök söktürdüğü devirlerde de
incire ve zeytine hürmetkâr olan
sözcüklerin var senin
kim, hangi gerekçeyle karşı çıkacak
parıl parıl parlayışına sözcüklerinin
aşk, başına vurduğunda
acı
kahveler içişin
adonis’ten şiir okurcasına
şarkılar dinleyişin ille
dizlerine vura vura
şark bülbülü dedikleri ümmü
gülsüm’den
bir dökülüşün var ki, kitaplar almaz
tinerci
çocuklara akşam çökende
her anımsayışında yaşananları
bir düşünüşün var
alnın bütün ter içinde
sensin o:
gündüzün turnalarla
söyleş allah, söyleş allah, söyleş allah
yoksullarla
geceleyin
onca yıl, seni seyrettiğim bu uzaklıktan
b
aşka yerim yok gidecek
-olsa da gitmem-
gölgesine sığınayım mı kirpiklerinin
(*): İnsancıl, Ocak 2016, Sayı 306