Öyle sıradan bir kadın değildir o.
Güldü mü bir defa,
Güneşin tebessümlerini yanaklarında taşır,
Sesini eşsiz bir film müziği sanırsın.
Yüksek seste dinlemek istersin gülüşlerini.
Çünkü güldü mü bir meseleye,
Kelimeler gülüşür,
Şiirleri, kahkahalara getirir tebessümleri.
Aşkların izdüşümlerini göz kapaklarında saklar.
Gamzelerinde tükenmez sevdalar biriktirir.
Duyulsun istemez her sözü.
Sinesinde sahibine ulaşmayan hüzünler saklıdır.
Bir de çay demler ki…
Yeryüzünün en güzel manzarasına içersin.
Kendini unutur dünyadan geçersin.
Tek hecelerde demlenir duyuların.
Aşk gibi çay gibi…
Kılı kırk yaran bir bakışla bakar eşyaya.
Onunla tanışırsan,
Güzelliğin görünüre hapsedilemiyeceğini bilirsin..
Kararlıdır aklının uçlarında yürüyen kelimeler,
En çok da sözlerinin sahibidir,
Sahip çıkar eksiklerine,eskilerine,hatalarının hücrelerine…
Yanlışları bile başkasına yıkılmayacak kadar sağlamdır.
Fikrinin odalarına çeki düzen vermeden,
Konuşamazsın her konuyu onunla.
Hayra nazır bir gözlük taşır gözbebeklerinde.
Onunla konuşmadan bilmezsin,
Kelimelerin tartısız çıkmadığını dudaklardan.
Dokundu mu bir nesneye canlanır sanırsın.
Parmakları elmastan bir temastır.
Kıracak olsa birini, önce kırılır kendi yüreğinin elleri.
Ve onda görürsün vefayı, bir eşyaya teşekkürü,
Kullan at yoktur, karakterinin sözlüklerinde.
Misafirsen gönül evine,
İntizamın zembereğini temaşa edersin.
Mekanların en nazifi,sözlerin en güzeliyle karşılar.
Ağzından çıkan kelimelerle misilsiz bir saray kurar,
İkramları yürektendir.
Hiçbir gönül doymadan kalmaz sofrasından.
Kelimeler yıldızlar gibi dizilmiştir ses tellerine.
Vurdu mu yüreğinin mızrabıyla,
Tane tane dökülür derde deva kelamlar…
O konuşursa sessizliği giyer bütün kelimeler.
Dinlerse anlaşılmazlığın duvarına çarpmaz sözcükler.
Başı Sultanların onay mührüdür.
Ne anlatmak istediysen onu anlar.
Hani efradını cami ağyarını mani derler ya,
İşte öyle sıradan bir kadın değildir o…
…Rüzgar…