2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1197
Okunma

_ bileceksiniz
sarı saçlı mavi gözlü biri vardı
sevdalı değil ona karasevdalıyız
Şafağa kadar seyrettim yattığı yeri, salı gecesi; ay gelir ışır mozoleden doğduğu güne aylak olmasın
diye. Ruhum parlıyordu, ay gittiğin yerden dönüşünü görmek için beklerken helecanlar içinde; durgun
şehrin üstüne uzanmış ay, serkeş ve kasvetli; kurumuş ve körelmiş yürekler gibi.
_ ileri
yıldızlı umut hayali erişti Akdenizin üstüne
Bu gök gürültüsünün sarstığı gizemli rüzgâr, şimdi penceremin nişinde; ıssızlık boyunca küller ve
yıkıntılar altında döndüler; kırılan dalgaların dövdüğü kıyının haykırışları var içinde.
Görüntüsü yaşamın ve ışığı parlıyordu şayak kalpağından, boyun eğmiş uzandılar altında;
saatler donuk ve zayıf soluyordu artık onlara.
_ ve gitti
bir perşembe günüydü
bu şehir aşağıya çökeldiğinde
üşüdü rüzgârından bir bulutun
dokuzu beş geçe
Rüzgârın yorgun düştüğü yerde bitkiniz diye başladılar şimdilerde, o şehrin üstüne rüya içinde rüya
görmeye. Ortasında bir gecenin düşünürken yorgun, kandırıp suyu yatağından çevirmeye;
nasıl bir masal anlatıyorsunuz bize.
_ korkunuzdan
göklerden uzun süren geceye ışık dökülür diye
dönülür en mutlu gün
en mutlu saatlere
5.0
100% (6)