0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1247
Okunma

Dedi ki heyacanla: »Arılar oğul vermiş.«
Yaşlı adam da zaten onları çok severmiş.
»Allah’ın işine bak.« dedi gözleri dalda
»Yaşıyorum galiba rüyada, bir masalda.«
Oradan ayrılınca uçtu bir gurup arı
Çardağa kadar takip ettiler ihtiyarı
Peşinden de Simya’sı yürüdü içeriye
Arasıra da baktı dönüp dönüp geriye
Masaya oturunca, dokundu bardağına
Bayağı soğuk geldi, işaret parmağına
Arılar uçuyordu, etrafında adamın
Peşinde gibiydiler zehirli intikamın
Ama değildi; hepsi masaya kondu birden
Cemil bey de sıçradı tam oturduğu yerden
Korktuğunu görünce, bir arı, öne çıktı
İncecik kanatları, ancak yarım açıktı:
-Size zarar vermeyiz; lütfen, gelin oturun.
-Eğer sokarsak, sizi bir yerinizden, vurun.
Tam ortada bir, sağ ve solunda üçer arı
Merak dolu gözlerle, bakıyordu yukarı
Tam ortada duranı, korurken altı gözcü
Masanın kenarına çekildi birden sözcü
Ortada duran arı, yaklaştı Cemil beye.
Çekindi ve usulca çekildi tam köşeye:
-Beni hatırlamadınız değil mi?, dedi arı.
-Derseniz şaşmam »nasıl ayırayım bunları.«
»Ne yalan söyleyeyim, çıkaramadım sizi.«
»Fark yok; hepiniz, sanki diğerinin ikizi.«
-Ben kraliçesiyim gördüğünüz sürünün
-En güzel örneğiyiz, uysal arı türünün
-Geçen kahvehanede, karşılaştık Cemil bey.
-Sen de getir demiştin çırağa bir bardak çay
»Evet hatırlıyorum, dökülmüştü dibine.«
»Patronu da kızmıştı Allah’ın garibine.«
-Ben de düşmüştüm hani şekerli ılık çaya.
-Çaycı öldür deyince, başladınız fırçaya.
»Biraz sinirlenince tutamadım kendimi.«
»Yahu iyilik için muhtaçlar tükendi mi.«
»Ki seni öldürseydi, kime bir faydası var?«
»Sadece merhametin gökte gür sedası var.«
-Ve sizi takip ettim vadide, mağarada.
-Esrarengiz figürler, çizilmişti orada.
-Garibin hayatını kurtardınız, şükranım.
-Bunun karşılığında, olmalı armağanım.
-Balı size yapmaya, karar verdik bu sene.
-Hiç ısrar etmiyoruz; takdir sizindir yine
-Meyve ağaçlarını, aşılarız bahçenin.
-En nadide bahçesi olur küçük ilçenin.
-Meyvesi bol olmalı ağaçların, dalların.
-Karınları doymalı konup uçan kulların.
Yaşlı adam arıyı dinledi pür dikkatle
Muamale eyledi, konuşana şefkatle
Dedi ki: »Teşekküre, mükafata gerek yok.«
»Bir de efendim bende hiç hazır petek yok.«
-Birkaç güne kalmadan biz yaparız kiraza.
-Bunun için gerekli, hem izin hem de rıza.
-İzinsiz bal yapmayız, başkasının dalına
-Zira ortak değiliz, hiç kimsenin malına
-Kul hakkından korkarız, bala haram katmayız.
-Bir de insanlara bal diye şeker satmayız.
»Bu konuya geçmeden, sevgili kraliçem.«
»Vallahi emrinize, âmâdedir şu bahçem.«
Kollarını kaldırdı: »Ağaçlarım sizindir.«
»Kraliçe, bu söz de bal yapmaya izindir.«
»Evet ya, glikozmuş, sattıkları bal diye«
»Fiyatlar da düşüktür daha fazla al diye.«
-Arkadaşlarım tembel oldu insan yüzünden.
-Toplamaya giden yok, çiçeklerin özünden.
-Halbuki yüce Rabbi’m uç diye kanat vermiş.
-Şifa yapmak için de, kimyayla sanat vermiş
-Gel gör ki insanoğlu, doğayı bozar oldu
-Sonra da peteklere, ya Allah yazar oldu
-O’nun güzel adını, yazmayız haram şeye.
-Çok bal satmak için Ali’ye, Menekşe’ye
-Ve Allah’ın adıyla, aldatmayız insanı.
-Ama o, üç kâğıta ortak eder hayvvanı.
-Biz hayvanlara bile öğrettiniz hileyi.
-Cehennemde çekecek üç kağıtçı çileyi.
Simya zıpladı birden dizine Cemil beyin.
-Mutlaka bir bedeli, olacaktır her şeyin.
-Rabbimin kanunudur tabiat yasaları.
-Yaşayamaz güneşe, çıksa yarasaları.
-Yaradan bilmiyor mu vermeyi glikozu?
-O, boşuna mı yarattı çiçeklerdeki tozu?
Arı kanatlarını açarak girdi lafa:
-Baharın gelişiyle uçarız her tarafa.
-Konarız ağaçlara, rengarenk çiçeklere.
-Ancak sebep oluruz, kırmızı çileklere.
-Arılar yok olursa, ağaçlar vermez kiraz.
-Yaptığın kötülüğü ey insan düşün biraz.
-Bizim yok oluşumuz, sizin yok oluşunuz.
-İnsanlığı kurtarmaz her teknik buluşunuz.
-Ücret istemiyoruz, yaptığımız bal için.
-Kilo kilo veririz konduğumuz dal için.
-Yeter ki vermeyiniz, arılara şekeri.
-Vallahi ondan daha tatlıdır alın teri.
S / ÂYE 12 KASIM 2017 / ESKİŞEHİR.