0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1565
Okunma
sen bir bulutun gözlerinden düşerken toprağa
ölü bir toprağa can verirken buldum seni
sen bir yağmur damlası kadar güzeldin
bense yasaklanmış bir kara parçasıydım
bu yasaklı şehirde bir şiir çırpınıyordu göğsümde
yavru bir serçenin kanadına tutunarak
ben cehennem kadar yalnızdım sensiz
cennete aşık bir şiiri arıyordum
kalabalık caddeleri adımlayarak
yalnızlığıma mezarlar arıyordum
ölüm yaşam kadar acımasız değildir biliyorum
ama yaşam ölümden daha acımasızdır
ve seni her düşündüğümde
buralara bahar geliyordu
çiçekler açıyor
kuşlar uçuyor
güneş doğuyordu
çocuklar sokaklarda koşturuyordu
bense pencere önünde onları izliyordum
oysa ben ateşle yakıyordum yüreğimi
okyanuslar kadar su döksem yüreğime
yüreğimdeki ateşi söndürecek kadar su yok biliyorum
yaralı bir ceylan kadar çaresizdim
gideceğim kimsem yoktu senden başka
ama kalacağım kimsede yok burada
sonra dönüşü olmayan düşlerde kalıyordum
sol yanıma değen kör bir kurşunda seni arıyordum
gözlerime dokunduğun o ilk gün geliyor aklıma
sesime sesinin dokunduğu bir limana demirliyordum ömrümü
ömrüm bir ömür daha uzuyordu
sanki ölümsüzlük iksiri içmiş bir çocuk oluyordum
göz pınarlarım çok yağmurlu bu aralar
gözlerimi yumsam boğulacak gibi oluyordum
senin yaşamadığın bir şiirde
ben intihar ederek sevdim seni
ibrahim dalkılıç
30.10.2017
23.50 izmir