5
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1680
Okunma

Öfkeyi zuhur eden tesellide saklısın;
Aklın alamadığı rahmeti sırtlarken Tanrı
Ve göçebe aşklarına ömrün rağbet ederken
Yine öykündüklerine binaen
Bir de çifti tek gören bir bedel.
Hanidir düşkün,
Hanidir yorgun başın telaşında yürek,
Siper bellediğin gölgelere de ihaneti
Hem de özlemle pekişen aşkların tek sahibesi:
Bir ritüel düşkünü benlik,
Kayıtların merci o bellek
Bir de kalburüstü ruhumda kopan nice fırtına;
Haylice dirayeti elinden bırakmayan
Metaneti Allah katında tek maruzat
Yine kulların, çivisi çıkmış dünyada salındığı
Bazen aşkların körebe oynadığı
Cafcaflı dünyalar…
Medeniyet denen tesellide mi saklı yoksa
Aşka ihanet edenlerin ve
Paraya tapanların mecburi istikameti?
Hanidir telaffuz edemediklerin
Bir de evet, bir de öykündüklerine
Lades, deme hakkımla
En Pişekâr yalan mısın da
Temsili bir resimde;
Bazen kayıp ilkelerinde aklın
Hanidir sancı bellediğin o telaffuz
Yine koyu kahve benlerinde gök kubbenin,
Adeta bir ihanet
Belki de saklı bir dirayet
Sonra da konuşlu olduğum İlahi Kudretine
Hükmeden vicdanın en asil naşıyım.
Yine ölümüne sevmeleri hak bilen
Şu aciz varlığımın da son hutbesi
Önce adımladığım
Bazen adlandıramadığım
Yine de her selamın olmaz mı başımın üstünde yeri
Yeter ki sahibi olsun verilmeyen selamın payesi
Hele ki düştü mü yolum bilinmeze,
Haydan gelen huya gider misali;
Avaz avaz yalnızlığın
Tek cismi yine benlik adına sığındığım vicdanımda
Hakka yaklaştığım…
Bileğimin hakkıyla hayata biat
Hanidir nefretine inat insanların
Sonra da üç kez öpüp başıma koyduğumun nimetin
Şükrüne kimseler düşüremezken
Tek gölge,
Ne de adıma anmadıklarımca sarı benizli bir lanet
Asla umursamadığım
Sadece liyakat bildiğim kaderin kayıp bir uzvunda
Edindiğim rütbe
Adına haysiyet ve sevgi denen
Bir dirayetin de son zinciri
Yanmakla iştigal şu kalem…
5.0
100% (14)