1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
700
Okunma
16. A
adlarında tek ortak harf vardı sâdece
o harfin şerefine yürüdüler bir süre
o harften türeteceklerdi güyâ, yaşamın semantiğini
aşk’ın: kırpıldıkça daha bir gürleşen aşk’ın
şiirin: kırılsa da yıkılmayan şiirin
ölümün: iğne deliğinden bile geçen ölümün
ve parıltısına bin can fedâ haklı kavganın
turnalara denk düşen diyalektiği
o harfin namlusundan sürülecekti
ateş hattına dünyanın
adlarında tek ortak harf vardı sâdece
biri: çocuksuluktan hüküm giymişti
öbürü: yangınını hevesle taşımaktan
kil ve kalker daha mı dayanıklıdır ki kederden?
bunu sorar dururdu çocuksu olan
hâyır, derdi öbürü
her yer kan, her şey yalan, talan talan talan
ayrıldılar sonunda
o tek ortak harfi de sildiler acımasız
hâtırâlardan
(): Yedi İklim, Aralık 2010, Sayı 249
17. KARŞILIKLI
ben sana bir dilekçe yazayım zulme karşı
sen beni bir hayat’a tutundur şiirce
ben sana hiçliğimden bir karanfil püskürteyim
sen beni varlığınla şereflendir iyice
ben sana gurbetimden turnalar uçurtayım
sen beni sılandaki sessizlikle yenile
ben sana bağım-bahçem helâl olsun diyeyim
sen beni yerden yere vur mülksüzlüğünle
ben sana yol diyeyim, yel diyeyim, sel diyeyim
sen beni gel bunların bin katıyla körükle!
(): İnsancıl, Haziran 2010, Sayı 239
18. İKİMİZ
kaldık bütün gece ikimiz
kalbimizin rüzgârlı kuytusunda
cırcırböcekleri yanıbaşımızda, buğulu yollar
vaktimizi güzelliklere eklemledik
elverdiğince topladık dünya çığlıklarını
alın terimizi dostlara, aşkımızı dağlara
sesimizi ceylânların gözlerine verdik
toprakta bir sevinç, gökyüzünde martılar
sanki türkülerle ve şiirlerle
ikimizi selâmladı sabaha kadar
vazgeçilmezim benim pırlanta aşkım
hayat bizi sonsuzluğun içinde
ürperen yıldızlarla karşıladı
gürüldeyen akışında yaşamak ırmağının
gül çeşitlerini düşündük ve seviştik
tanrı bizi gözlüyordu hiç çaktırmadan
sen bana çocukluğundan anılar anlattın
meltem esintilerini taşıyıp durdun yüzüme
ben senin ellerini, her yerini okşadım
saçlarına iyilikler yığdım ve doğruluklar
göğsümüzde tan yeri kırıntıları
(): Berfin Bahar, Eylül 2009, Sayı 139
19. O TOMURCUKLAR
patlayan ve serpilen tomurcuklardır
inceden üstümüze
hayat tomurcukları
gizini çözümlemeye çabalar evrenin
o tomurcuklar
kış’ın dokunaklı yasalarından
yaz’ın içine çevrik tuzundan
bir aşk örgüler
bir kendini denetleme tasası
bir aldırışsızlık bâzen: ölüme karşı
iki kırçıl kederin buluşmasından
öfkeden suya doğru, sudan öfkeye
palazlanan direnç gibi
taşı taştan, düşü düşten öğrenmeye yeminli
patlayan, serpilen tomurcuklardır
araştırır ruhumuzun hikâyesini
sonbaharı arındırır tozundan
ilkbahara bir yer açar
utandığımız şeylerden ve inceliklerden
tutar bir şiiri telâşlandırır
uzadıkça uzayan sabırsızlığı
anlamsızlığını mal-mülk için boğuşmaların
sindirir, daraldıkça daralan içimize
ömrümüzü, ömrümüzün serencâmını
dalgalandırır
ne vakit kendimize dönüp bir baksak
şifresi çözülememiş sisler içinden
patlayan ve serpilen tomurcuklardır
o tomurcuklar
(): İnsancıl, Nisan 2010, Sayı 237
20. ÇINAR GİBİ
Sevgideğer hocam Uluğ Turanlıoğlu için
---
memeleri tâze domurmuş her cilvelinin
kirpiklerinin ucunda tutuşan hüznü
yüreğinin olanca basıncıyla
bilirim: öpmeye yeltenirsin
ol yaşın 80’lere tırmanırken de
çınar gibi ayaktasın, ayakta kal
dizlerinin bağı çözülsün işkencecinin
1990
(*): Damla
5.0
100% (2)