0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1250
Okunma
sevde
Siyah,tüm tonlardan arınmış
Safi siyah yaşattığınız
Bu üstü açık fikir hapishanesinde
Diz çöktürülen dimağlar
Ve zirvelerden aşağılara fırlattığınız
ışık soylu çerağlar değil
Ati aydınlığınız
Dinlemek istemiyorum ,
Ebkem kesilmiş dostların yandaş uğultularını
Teologlar devr-i makbulesinde
Fikirsiz , çilesiz,tevillerini geçtim,
dinlemek istemiyorum sükutlarını bile
Samit insanlar pazarında
Bedavaya satılan her kahrın kahrını
Zırhlı makam aracı hüznüyle taşıyorum
Teselli değil aradığım,
Bir vefalı yüz ,bir kahraman soy
Korkma , bir gün vereceğin hesabı
beyninin en karanlık dehlizlerine koy
Müsadere edilebilme ihtimaliyle her binam,
Dakika dakika muhtemel zulmüne hazırlanıyor
Darağacında vicdan infazı yapılmış
Mış gibi dost cenahından
Analitik sancılar çektiğimiz doğrudur.
Hala sevgi fideleri ektiğimiz de doğrudur
Dehrin en verimli arazilerine
İş feshi aktine şükürle baktığımız da doğrudur
Ümtisizliği benzinle yaktığımız da ..
cam kırıkları
Ve korku padişahı yönelip de aynaya
Sordu o kaçınılmaz isterik sualini
/ var mı hala ülkemden ışık saçan dünyaya /
Uzattı ileriye kuruyası elini
Ve ayna grileşti , rengi soldu durmadan
Yalandan övmelere alışıktı endamı
Lakin kaldıramadı böyle bir izdihamı
Aynanın kırılması , paramparça ve hicran
Hergün keder artıyor, hisler silikleşiyor
Asiller horlandıkça, zeliller dikleşiyor
Felç oluyor insanlık , vicdan güdükleşiyor
Her adım tarz-ı melal, mazlumlar hıçkırıklar
Her adımda horlanır asrın vebalıları
Kaçırmaz uykuları aynadaki kırıklar
Yakalamak emriyle ışık urbalıları
Yola memnun koyulmuş soysuz kalabalıklar
Neden mutlu değilsin , tebessüm kimde saklı
Ayna kırıklarında can çekişen bir si(s)tem
Neden uslu değilsin , kim veriyor bu aklı
Ne zaman sona erer bu kara nursuz matem
Ne zaman çicekçide bulunmaz krizantem
Talan farelerinin adım adım gezdiği
Her köşede ayrı leş festivali kutlanır
Sarhoş çığlıklarıyla en güçlü vehmedilen
O anda hamuşanın uzun vakit sezdiği
Mütevekkil ve sakit izmihlal umutlanır
fecrisadık
Gecenin koyusunda ,karınca sükuneti
Tatil pazarlıkları bir sonraki bahara ,belki
Anne zafiyetiyle sarmalanmış yumurtalar çatlarken bir bir
Sonuçta bizim mevsimimizde yıldız hep esmektedir
Billur pencereleri ,gül suyuyla ovarak
Tarassut , sabit yarına dair
Garipliğin olağan tanımını reddetmekle
Başlıyor şiir
Kına ağaçları hiç bu kadar büyük bir düğüne hazırlanmadı
Asrı Saadet’ten sonra
Şenlikler ki huzur boyasıyla boyalı, su durusu
Gül kurusu şenlikler
Cife sehirlerinde suretler balçık kokar
Ve gri çalar miratlara
Bir avuç yeniden tanımlanmış garipler yürür milatlara
Ah zaten dünyanın kendisi cife değil mi ?
Hazer et, leş bulaşmasın zümrütle boyanmış muratlara
Bir kazip fecirdir ki ,
gerçeği hürmetine sabır
Aktif sabır
Bir cazip devirdir ki
Kasıklardaki sancı ,asumandaki bulut,kardelendeki muştu
Üzerine yazılsın kasideler
Avazıyla aksetsin müjdeler
Tüm kıldan çadırlarda , plazalarda
Masum tebessümlerde, kavruk dudaklarda
Diriliş şarkısına müştak kulaklarda
Her noktada üzerine doğduğu güneşin
Ve battığı
Haritaların boyanması yakındır
Cehlin kahiren kararttığı
Sevdamız elmas kılıca kındır
Haritaların gülce boyanması yakındır..
haymatlos
Su-i nazar fırtınası kahırlarının
melanet sahilinde haymatlos kurguları
tekinsiz duallerin fasık sırlarının
gölgesinde sığıntı sadakat sorguları
ne vatan , ne ana , ne de kekik kokusu
vazgeçilmezler ruznamesinde gurbet gariban
akıntıya kürek çeker gibi ironik
gelse de cepkenlerde gizlenen tan
İspirto kokusuna tepki kadar kronik
Badeyi dert yutkunup aromalı ter dökmek
Fısıltı fasılların sırran tenevvüründe
Mutlak güç Sahibinin kudretine bırakmak
Rahmetin denizine reşha fersizliğinde akmak
neşideler okumak beklenen son düğünde
farzımuhal