.....Saka.....
Saat on civarıydı… Bir hırıltı duyuldu
Sanki nefes borusu, ses telleri soyuldu
Kulakları kaldırdı ve köpekcik dinledi
Çok düşündü, aceba odada kim inledi?
Dikkatle baktı sağ ve soldaki kafeslere
Kulak kesildi hemen, verilen nefeslere
Tavşan kulaklarını oynattı…Yaşıyordu
Bunu gören köpek de duruma şaşıyordu
Heyacanla bağırdı hemen: »Tavşan yaşıyor!«
»Simya uyan, bak,
dostum kulakları kaşıyor.«
Ardından yaralı kuş: »Hoş geldin arkadaşım.«
»Gece öldün diye hiç dinmedi hiç göz yaşım.«
»Seni görmek ne güzel, hepimiz bahtiyarız.«
»Son nefese kadar da
dostum, seninle varız.«
»Çok teşekkür ederim.« dedi tavşan mecalsiz.
Ve ekledi: »Gerçekten
dostluğunuz emsalsiz.«
»Tam iyileştim demek, henüz çok erken ama.«
»Artık hiç pes edemem tutunmuşken yaşama.«
»Dularınız için de sağ olun, minnattarım.«
»Aslında sayenizde, şimdi burada varım.«
Ayağa kalktı tavşan ve gezindi kafeste
Tarifsiz mutluluktu her adımı herkeste
Simya da emzirirken yavruları dedi ki:
»Seni canlı görünce geldi herkesin şevki.«
»Gece endişelendik, ümidi kestik hatta«
»Zanettik ki bedenin, elem-i sekaratta.«
»Şu an yaşadığımız, aslında bir mucize.«
»Onu görmeyi
Allah nasib etti tek bize.«
Çenesinin altını kaşıdı, köpek sert sert
Uyuzluk hastalığı olmuştu başına dert
Sabaha kadar kaşır dururdu derisini
Gözleri görmezdi ki o
uyku perisini
Mahmur bir halde söze girdi: »Evet mucize.«
»Rabbimiz belki bu gün yine gösterir bize.«
Yaralı kuş »Yine mi?« dedi hemen merakla.
Düşündü…Düşündü ve bir şey gelmedi akla:
»Kanadım kökten kırık, iyileşmez bir günde.«
»Birisi var mı bilmem Lokman Hekim ününde.«
»Senden bahseden kim ki« dedi köpek şakayla
Ceylan kibar konuştu: »Dalga geçme Sakayla!«
»Rabb’imin izni ile, o da şifa bulacak.«
»Saatlerce uçacak, semalarda kalacak.«
»İnşallah,« dedi köpek, »şifan çok yakın olsun.«
»Gökyüzünde süzülmek, senin de hakkın olsun.«
»İnanın ben Simya’yı, kastetmiştim, üzgünüm.«
»Dostum deva bulacak, bu gün en mutlu günüm.«
Esefle »Tüh nasıl da unuttuk.« dedi Saka:
»Evet ben de eminim, göreceğiz mutlaka«
»Amaliyattan sonra, açılacak sağ gözü.«
»Gülecek ebediyen kara bahtı ve yüzü.«
»Dilerim iyileşir kanadım tez
zamanda.«
»Simya ile gezeriz, kasabada, ormanda.«
»Ne demek Saka
kardeş, gezeriz« dedi Simya.«
»Bunca şerlere rağmen, yine de güzel,
dünya.«
»Sahi hiç anlatmadın, kanadın neden kırık.«
Birden kuştan duyuldu, feryat ile hıçkırık:
»Bundan beş gün önceydi,
güneş de doğmamıştı«
»Üstelik, karanlığı tamamen boğmamıştı.«
»Yuvamdan uçup gittim rızkımı aramaya.«
»Ve başladım havadan, her yeri taramaya.«
»Sonunda birkaç böcek, buldum ama ölmüştü.«
»O gün talih yüzüme çok, çok erken
gülmüştü.«
»Öyle çok sevinmiştim, ki anlatamam size.«
»Rabbim kolaydan nimet vermişti bu acize.«
»Yuvamda beş yavrucak vardı, karınları aç.«
»Belki yaşıyorlardır şimdi yemeğe muhtaç.«
»Aaa, çok şaşırdım!« dedi Ceylan Saka kuşuna
»Üzülme! Arkadaşlar bir şey söyleyin şuna.«
Pencereye çevirdi kuş yorgun gözlerini
Merakla bekliyordu,
dostları sözlerini
»Nasıl üzülmeyeyim.« dedi
hüzünle Saka.
»Ya ölüp gittilerse, ne derim Halık’a!«
»Yavrular bir emanet, sahip çıkmam gerekir.«
»Kendimden çok onlara iyi bakmam gerekir.«
Köpek havladı birden: » Ümitvar ol, pes etme.«
»Ne olur ahu figan ederek ötme!… Ötmeee!«
»Yüce
Allah’tan ümit kesilmez; O’na güven.«
»Sevdiğine güvenir gerçekten O’nu seven.«
»Kanadın niçin kırık anlatmadın ki hâlâ.«
Saka köpeğe baktı; sonra dedi: »Pekala.«
»O gün yuvaya yemle dönmekteydim kuşlukta.«
»Havada kurşunu yer yemez döndüm boşlukta.«
»Yukarı uçamadım, birden çakıldım yere.«
»Ters dönmüştü adeta yaşadığım yer küre.«
»Çok denedim velakin kalkamadım bir türlü.«
»Tek bir kurşun etmişti, beni yoktan özürlü.«
»Gagama yemi alıp denedim tekrar, tekrar.«
»Gördüm ki kanadımda ne takat ne de can var.«
»Başımı bir kaldırdım,
bebeklerim bakmakta.«
»Mahzun yüzleri hâlâ yüreğimi yakmakta.«
»Sonra saklansam dedim ve süründüm bir süre.«
»Kurtuldum diye tam da başlamışken şüküre.«
»Otların arasında yaklaşan bir ses duydum.«
»Gizlenmek için yeri pençelerimle oydum.«
Birden heyacanlandı, kafesteki hayvanlar
Tavşancık sözü aldı: »Acımasız insanlar!«
Saka: »Birden kesildi, çatır çutur sesleri.«
»Çok yakından gelmeye başladı nefesleri.«
»Başımı kaldırınca, ne göreyim, bir tazı.«
»Salyalarla doluydu uzun kocaman ağzı.«
»Yalvardım gözlerine, b
aşka çarem de yoktu.«
»Burnuyla koklar iken, son anlar
ölüm koktu.«
»Açlığa yenilince yavrularım yuvada.«
»Ölürlerdi bir defa uçamadan havada.«
»Salyası akar halde, tazı geri çekildi«
»Saldıracakmış gibi tam karşıma dikildi.«
»İşin bitti ey Saka! dedim kendi kendime.«
»Beş yavrumu emanet ettim tek Efendime.«
»Gözlerimi yummuştum ki ‘Git’ dedi birisi.«
»Bekledim biraz ama yoktu sözün gerisi.«
»Gözlerimi açınca, hâlâ ordaydı tazı.«
»Cidden ürperticiydi dişlerinin
beyazı.«
»Birden
‘hadi git! Çabuk uzaklaş!’ dedi bana.«
»Ne duruyorsun, sakın dönüp bakma arkana.« S / ÂYE 30 EYLÜL 2017 / ESKİŞEHİR